(Nik: Paglövi)
Kuşatılmış bir MegaPol içinde görev aldım. Cephe hattına çok uzak sayılmazdık. Bizi çevreleyenlerin bir gözü de bizimkilerin ellerinde tuttuğu kuzey hattındaydı. Yerleşke içine sızmaya çalışanları önde karşılar ve engellerdik. Biz binaların arasında, içinde, yeraltında ve birazda binaların üzerinde bulunurduk. Savaş öncesi yapılan WalHalla anlaşması gereği yerleşkelere yıkıcı bomba atılamıyordu. Süfyanilerin de amacı yerleşkeleri ganimetleri ile ele geçirmekti. Yıkıcı atışlar yerine Pol sahasına dalacak askerleri kullandılar. Sayıca üstündüler. Bazen yeraltına inmek zorunda kaldık. Amacımız ölümüne vuruşmak değil. Engellemek. Görevlerimizi 4er saatlik dilimlerle yapardık. Tüm Elit alayı 20 kişilik müfrezelere bölünürdü. Başımıza bir lider verirlerdi. Bir de arkada yedeklerimiz bulunurdu. Kayıp halinde sayımız hemen 20ye tamamlanırdı. Toplu halde bulunmazdık. Asıl üslerimiz pol yerleşkesinin ortasında ve yeraltındaydı. Bizi havadan vurmalarını engellemek için yukarıdan destek alırdık. Düşmemiş bir pol yerleşkesinde siviller bize engel olurdu. Onları şehirden boşaltma işini almış iç güvenlik amazonları yer geldiğinde bizimle birlikte hareket ederlerdi. Pol dışına çıkmazlardı. Tutunabildikleri yerde hat oluştururlardı. Süfyaniler ise ele geçirilen pol bölümlerinde tutunurdu. Ganimetleri boşaltmak için bir süre harcadıklarından kuşatılan bir pol için hızlı bir ele geçirme planları olmazdı. Esir aldıkları sivil ve amazonları ise pazarlarda satmak üzere güneye gönderirlerdi. Düşmeye yakın pol yerleşkelerinde de şehir savunma alayı açık alanda hazır beklerdi. O süfyani kadınlar özel giysileri ile düşen şehri süfyanileştirirlerdi koyulan kuralları uygulayarak.
Sivillerin %79 unu boşaltmayı başarmıştı iç güvenlik amazonları. Kalanlar kalmada ısrarlıydı. Onları merkeze bile alamadık. Evlerini terk etmiyorlardı. Savaşa muhatap olmuyorlardı. Bunu kendi haberleşme kanallarında süfyani kuşatıcılara da bildirdiler. Hatta bazı gruplar onlarla pazarlık bile yaptı. Hafif bir ihanet kokusu yayıldı. Düzlük bir alanda kurulu MegaPol binalarından bizi kuşatanlar seyredilebiliyordu. Kuşatmanın ilk günlerinde planlar iyi işledi. Ama sonraki aylarda kayıplar arttı. Ek takviye alamadık. MegaPol u sadece dişi askerler savunuyordu. Zorlu bir mücadele verdik. Ele geçirilmiş mahalleri altüst eden süfyanilere baskın yaptığımız da oldu. Amazon Elit olduğumuzu hatırlatacak şekilde davrandık. Onların uçan araçlarına atışlar yaptık. Pol sınırlarında manevramız oldu. Kendimizi gösterdik. Bu yerleşkeyi savunuyoruz dedik. Onlar alacağız dedi. Hepiniz esir oldunuz dediler. Yer altı tünellerimize gedikler açmışlar. Kuzeye çıkan tünel uçlarından takviye akışını kestiler. Artık çok aşağılara inerek kuzeye yönelebilecektik. Bunu denemedik. Savaş öncesi hazırlıklarını yapmış bir MegaPol ün savunması oldu. Düşmedik. Ama düşmemek için çok kayıp verdik. İç güvenlik amazonları çok kayıp verdiler. Sivil hataları, mahal hataları, geri çekilme hataları, tutunmada ısrar hataları… Biz kaybedeceğimiz bir çatışmada durmadık. Hemen çekildik. Çekildiğimiz bazı yerleri geri almayı da bildik. İyi tuzaklar kurduk. Binalara girmekten korkar ettik onları.
Beni merak mı ettiniz? Ne önemi var? Ben bu yerleşkeye dışarıdan geldim. Kendi yerleşkem çoktan düştü ve kıyıma uğradı. Çoğu akrabamı kaybettim. Esir düşenleri oldu. O yerleşkede süfyani kadınlarının neler yaptığını holovizyondan izledim. Çabam bu yüzden. Bu yerleşkenin düşmesini istemiyorum. Onların düzen bozucu hayallerini burada uygulama ihtimali beni üzüyor. Her 4 saat için göreve çıkıyorum. Yerleşke içine dalmış ve ilerlemek için yol arayanlara karşı duruyorum. Savaştan önce de askerdim. 32 yaşındayım. Özel eğitimli biriyim. Savaşa hazırlanırken her yönüyle eğitimi aldık. İnsanın sadece bedeni ile savaşmadını öğrendik. Hisleri de var. Psikoloji de savaşıyor. Bu yüzden yüzlerimiz açıkta. Saçlarımızı izleyebiliyorlar. Bizi gördükleri kısa anlardaki kayıtları tekrar tekrar izlediklerini biliyoruz. Kimi gençleri bize aşık oluyor. Esir alsam onu diyor. Kendime cariye yapsam diyor. Amaçları bu kadar basit. Oysa biz başka bir amaç için savaşıyoruz. Toprak kaybını önemsemiyorum. Düşen şehirler de olacak. Onlar zalimlik de yapacak. Okutulan Kuran ayetleri bunları bize zaten söyledi. İnancım var. Bazen sarsılıyorum. Kusurlarımı görüyorum. Korktuğum zamanlar da oluyor. Kaybetme korkusunu yaşıyorum. Tuzak kurduğumuzda ve ilerleyişini izlediğimiz süfyani bölüklerine atış yapmaya başladığımızda sağ kalma isteği uyanıyor. Tüm Amazon Elitlerinin birinci görevi sağ kalmak. Mücadeleyi böyle sürdürüyoruz. Tuzağa düşmemek için plansız davranmıyoruz. Merkezden, yeraltından görev için çıktığımızda 4 saat için ne yapacağımızı bilerek savaşıyoruz. 4 saat için savaşıyoruz. Geri kalan zamanda dinlenmiyoruz. 2 saat uyurum. Kalan zamanda hazırlık yaparız. Bize yardım için tuttuğumuz Humanoidleri, Androidleri ve hareketli robotları kullanırız. Onlar da bizim gibi! Ait olduklarını hissettikleri MegaPol için savaşıyorlar. Hepimizin üzerinde bu MegaPol ün sembolü var. Humanoid veya Android bile olsanız bu sembolü taşıyabiliyorsunuz. En şiddetli savunmamız merkezde olacak şekilde ayarlandık. Çok şükür ki merkezimize yanaşamadılar. Onları dış mahallerde tutmayı başardık. Kaybımız çok. Ama onlar bizden daha çok kayıp verdi. Kuşatılmış her MegaPol onlar için iştah kabartır. Ufak pollerin üzerinden delip geçerken bize geldiklerinde daha dişli olmaları gerekir. Kalabalıklaşırlar. Bazen topluca saldırırlar bir MegaPole. Bu durumda çok zorlanırız. Tüm yönlerden yığılırlar. Artık 4 saat kavramı kalkar. Tüm gün vuruşuruz. Gece ya da gündüz. Koruma kalkanlarımıza ya da önleyici sistemlerimize zarar vermek için karmaşa yaratırlar. Tuttuğumuz giriş yollarında zorlama yaparlar. Ölmüş bedenleri üst üste yığılır. Beyaz üniformaların altından kırmızı kanları akar. Kırdıkları dış mahallere dalarlar kimi yerlerde. Bunu haber alır merkezimiz ve savunmayı yeniden düzenler. Böylesi yığılmalı saldırılarında çok zorlanırız. İç güvenlik için tutulmuş amazonlarımız bizden destek alır. Onları yanımıza dizeriz. Korkmayın deriz. Biz yanınızdayız deriz. Biz onlardan daha iyi savaşıyoruz deriz. Kendi yerleşkelerini koruma istekleri ile kaybetme endişesini birlikte yaşarlar. Biz sadece sağ kalmayı isteriz. Kaybedilen bir yer geri alınabilir. Düşen bir yerleşke yeniden ele geçebilir. Ama sağ kalmazsak kim mücadele edecek?
Cesaretimizi toplayıp yerleşkenin hemen dışına çıktığımızda oldu. Burada amaç sadece kendimizi göstermekti. En dış hatlarına kadar tuttuğumuz kimi alanlarda bunu özellikle yaparız. Burası bizim deriz. Kalkan içine girmiş ve bazı mahalleri tutmuş olan süfyani alayları geçen zamanı umursamadan beklerdi. Kendi ölülerini toplayan özel araçları vardı. Onları yerleşkenin hemen dışında açılan derin çukurlara doldururlardı. Oysa biz her kaybımız için özel tören yapardık. Onları yeraltında tek tek toprakla buluştururduk. Dualar okurduk. Savaşta buna bile zaman bulabilirsiniz. Sizin için bizim için can verenlere karşı son göreviniz budur. Sevdiklerinizi böyle çukurlar açarak gömmeyin. Bu onlara değil ama onların yakınlarına ve izleyenlere eziyet olur. Yaptığı hatanın neticesinde ölen beyaz üniformalılara ne acırdım ne de öfke duyardım. Bu görüntü karşısında tavrım ortadaydı. Amaçları iyi olmayanların ölümüydü onların ki. Mehdi adıyla ortaya çıkmış. Mighty adını almış bir insanı tanıdık. O bize savaştan çok önce olanları anlatmıştı. İnandığım bir mücadelede zorlanıyorduk. Bunu da söylemişti. Zorlanmadan zaferin gelmeyeceğini anlatmıştı. Hedronik hergün bize bununla ilgili ayetleri okur. Fısıldar bize inandığımız Allah ın sözlerini. Allah la bizimle böyle konuşur. Savaşırken O bizim için hep yanımızda oldu. O nun korkusunu aldım. Sadece O ndan korktuğumu anladım. Kaybetmekten çok korktum. Elit bir askerdim. Kibirlenmedim. Aksine ezildim. İçim ezildi savaş yıllarında. Yaşananları gördüm. İbadetim buydu benim. Allah için savaştım. Allah için geriye çekildim. Allah için hazırlandım. Allah için yeniden savaştım.