Pages

20120708

2.S.A.F. Akıncı

 (Nik: VİLan)

Araç sürücü değilim. Arkayı kollayan ve yanlardan atış yapan ikinciyim. Tam otonom Alayın sıradan bir ferdiyim. Akıncı olmanın ayrıcalığı ile savunma hattından çıkıp ileri atılırız. Çok geniş bir manevra ile boşluklardan çıkarız. Bizim şaşırtmamız iyidir. Dizler titrer biz görününce. Amazon akıncıları gibi ufak ufak dolaşmayız. Kitle halinde yol alırız. Görev alarak ayrışan amazon akıncıları tek tek vuruşurken biz ekip halinde hareket ederiz. Nikim VİLan. Aslında sadece “Wil” olmasını istiyordum. Ama bu nik kullanımda olduğundan ek ilavesi oldu. Savaş başladıktan sonra üniforma giyenlerdenim. Gönüllülerdenim. Akıncı olarak ayrıştırıldım ve ek eğitim aldım. Diğerleri hızla savaşa sürüldü. Bizim gibiler ise birkaç ay bekletildi. Özel tatbikatlara girdik. Mevcut savaşta akıncıların artıları ve eksileri gösterildi. İyi bir eğitim aldık. Yeni bir akıncı alayı oluşturulurken bize ek 278 eski akıncıyı getirdiler. Bunlar bir önceki alaydan geriye kalanlardı. Çok iyi savaşmışlardı. Çok da kayıp vermişlerdi 2,5 yılda. Bizi onların altına verdiler. Onlar ek rütbeler almışlardı. Ben de böyle bir eskinin yeni yoldaşı oldum. Beni yedeğine alan o oldu. Diğer yenilerden kimileri ise aynı aracı paylaşmış oldu. Akın sırasında bir eski ile aynı akıncı aracını paylaşmanın benim için iyi olduğunu gördüm. AlKom emri ile toplandık ve genel alay yemini verdik. Logolarımız ve işaretlerimizle meydandaydık. Savaş hattının yüz kilometre kadar gerisinde tutulduk. Sonra hatta yaklaştık. İlk görevimiz tüm ağırlığı ile tek bir savunma noktasına yüklenmiş yüzbinlerce süfyani askerinin olası gediklerinde ana kapama yapmaktı. Amazon akıncıları gedikten akarak cephe gerilerine ulaşan süfyanileri temizlerken bizler savaş hattında gedik kapama işini alırdık. Hattı tutmak için kenarlardan gediği kapamaya çalışan yerleşik alaylarımıza destek verirdik. Asla gediği ortadan kapamaya gitmezdik. Gedik daraldıkça süfyaniler paniğe kapılır ve kendiliğinden geriye çekilirlerdi. Çünkü yandan vuruşlarımız etkiliydi. Gizlendiğimiz yerlerden gedikten akmaya yeltenenleri perdelerdik. Bir ayna (aynadan kasıt; ikili S.A.F. alayı sistemi. Ayna yöntemi ile birbirinin aynı tutulan iki savaşçı alay birbiri ile haberli olarak süfyanileri şaşırtır.) S.A.F. akıncı alayı da dışarıdan düşmanın gerisine sarkar ve saldırıda tutulanların bekleşen yedeklerini vururdu. Arkadan vurulanların açılan gediğe yönelmek yerine güvenli bir geri çekilme yolunu tuttukları görünür.      
Karnım acıkırdı. İştahla yerdim. Savaşta iken çoğunun beslenme düzeni bozulur ya da azalırken ben iyi yerdim. Canımın çektiklerini bulurdum geri dinlenme hattında. Bize verdikleri savunma sahasında tüm alay süfyani zaaflarını tarar ve uygun bir açık bulduğunda hemen planlama yaparak topluca saldırırdık. Asla merkeze odaklanmadık. Süfyani alaylarının yığın halde dolaşması bu yüzden. Bölük bölük ayrışmayı sevmez onlar. Her alayın kenarlarında bekleşenleri avlarız biz. Amazon Akıncıları tek bir noktaya odaklanırken bizim noktamız saldırı anında esnek tutulurdu. Devirdiğimiz bir noktanın yanındaki diğer noktaya odaklanırdık. Tek bir atış yapmazdık. İki kişilik aracımızdan çok atış yapardık. Aynı atış düzeneği ile onlarca süfyani askerini devirirdik. Disk benzeri bir atışımız vardı. Yumurtadan farklıydı. Kendi etrafında döner ve bumerang gibi dönüşler yapardı. Araçtan çıkmadan önce hedeflerini onaylar ve onları imha etmeden görevini bitirmezdi. Diskler kalbe odaklanmazdı. Onların işi gövde ve uzuvları kesmekti. Arkada bulunduğumdan her iki elimde tabanca bulunurdu. Büyük silah taşımama gerek kalmadan bu tabancalarla yakınımda bulunanları devirirdim. Diskler orta ve uzak alanlara akardı. Böylece  bizi gören süfyaniler uzaklığa bakmadan hedef olacaklarını öğrenirlerdi. Kenarlarda olanlar merkezlerinde güvende sayılan üstsubaylarına koşarlar, uçarlardı. S.A.F. Akıncı ya ateş etmek için davranan bir süfyani askerini araçlar algılar ve hemen ona bir disk gönderirdi. Süfyani askeri atış yaparken sabit olduğundan ve disk de oldukça hızlı çıktığından birkaç atış sonrası o süfyani kendini çizilmiş bulurdu. Eğer dayanabilirse ilk çiziğe atışına devam ederdi. Ama aynı diskin onu yeniden hedef aldığını bilirse hemen yere yatardı. Yere yatanlara disk ilişmezdi. Yere yatmış süfyanileri vurmak benim işimdi. İki elimdeki tabanca ile akan aracın arkasında hedef bulurdum, vururdum. Savaş alaylarının merkezinde kalkan kullanan süfyaniler kalkan dışında tuttukları kanat bölüklerini içeri almayı istemezlerdi. Çünkü tüm alay askerlerini içinde tutacak kadar geniş değildi. Kendi artılarını eksiye çevirdik. Kayıplarımız genelde geriye dönerken oluyor. Bir savaş alayının kenarlarına aktıktan ve onların çizdikten sonra boşluk bulup yeniden savunma hatlarımıza dönmeye çalışırdık. Onlar da bizi çevrelemek isterdi. Manevraya manevra yapardık. Bazen çok geri hatlara kadar uçardık hızımızla. Onların peşimizden uçmalarını istemezdik. Bizi takip eden özel savaş alayları olurdu. Onlarla vuruşmaktan başka çaremiz kalmazdı. Binlercesi aynı anda çullanırdı arkamızdan sağımızdan ve solumuzdan. Aracımız bu durumda atış yapmayı bırakır ve savunma modu alarak şekil değiştirirdi. Araç kalkanını çalıştırır ve hızlanırdık. Amacımız uzun yoldan da olsa kendi hatlarımıza dönmekti. Bazen gizlenmek için yükseltilere uçardık. Bazen de pol yerleşkelerinin harap olmuş alanlarına dalardık. Bu çok ender durumlarda olurdu. Bütün bir S.A.F. akıncı alayının kaybedildiği de olmuştu. Bunu da duymuştuk. Hataları geriye dönememeleri olmuştu. Kayıp verdirmişlerdi ama kaybedilmişlerdi. Hiçbir araç dönmedi. Araçları ile esir düşenleri izledik savaş zamanı. Esir düşenlere yapılanları seyrettirdiler.

Lazer tabancaları yakından etkilerdi. Lazer atışının etkisini azaltacak şekilde üniforma giydirilmiş askerlere ancak belli bir yakınlıktan öldürücü yarayı verebiliyorduk. İki kişilik bir araçla uçmanın artısı, arkamızda kalanları kolay avlama şansıydı. Eksisi ise hedef olacak büyüklükte olmamızdı. Etrafımızda uçuşan tek kişilik süfyani uçucuları ile uğraşırdık. Onlar kapalı savaşırdı. Bizim gibi kendi yüzlerini ve ifadelerini pek göstermezlerdi. Esir aldığımız zamanlar onların teslim olduğu zamanlardı. Teslim olmak için iki elleri ile havaya işaret verirlerdi. Silahlarını ve üniformalarını çıkardıklarında onları paketlerdik. Kuzeyde aşırı kayıp verdiklerinde üniformalarını terk edip kaçışanları seyretmiştim. Amaçları sivil görünüp vurulmaktan kurtulmaktı. Teslim olmayıp kaçışanları vurduk. Savaş öncesi verdiğimiz ültimatom vardı. Beyaz üniforması ile Wemb birliğine giren tüm süfyani askerleri hedefimizdi. Teslim olmadıkları sürece vurulacaklardı. Bir süfyani askerinin esir olması zordu. Teslim olmayı istemesi için alayından ayrı düşmesi, yakınındaki diğer askerlerin de teslim olmayı istemesi gerekiyordu. Bunu da onlarla konuşmadan bilemezdi. Teslim olmayı dile getirmek bile suçtu onlar için. Oysa bizim çaresiz kaldığımızda esir düşme hakkımız vardı. Bununla suçlanmıyorduk. Aracımız bozulduğunda, aracımızdan düştümüzde ve savunma silahlarından mahrum olduğumuzda esir düşmekten başka çaremiz kalmıyordu. Ama süfyanilere esir düşmek yasaklanmıştı. Savaşın bir gerçeğini yaşamaları istenmiyordu. Bu yüzden onlar tek tek esir düşme yoluna giderlerdi. Önce bölüklerinden uzaklaşırlardı savaşın yoğunluğunda. Zaferden emin güney birliklerine inat kuzeye yanaşmış alaylarında kaos yaşanırdı bizim saldırımızla. Nasıl olur derler. Biz bu kadar ilerledik. Hala bitmediler mi derler. Biz bu hattı hani yarmıştık derler. Kim kapattı derler. Tükenmişlerdi hani derler. Biz aynı günde defalarca akına çıkardık. Savaşın ilk gününden beri içinde olan bir eskiye sordum. Bana sayı vermedi. Yuvarlak bir ifade takındı. Bini aşkın dedi. Aynı günde üç-dört akın yapan için kaç bini aşkın sorusu aklıma geldi ama sormak istemedim.

Kayıp oranlarımız başarımıza bağlı olarak inip çıkıyor. Hedronik akın sırasında bize karışmıyor. Tam otonom hakkımız gereği sadece tavsiye gönderiyor. Kendi akın sahamız sabit. Bu saha dışına akın yapmıyoruz. O saha başka bir S.A.F. akıncı alayının görevinde. Böylece savunma hattına bağlı çalışıyoruz. Bir hat olarak tutulan normal alayların gerisinde ve ilerisinde dolanıyoruz. Savaşırken ayaklarımız zemine basmaz. Hareket halinde vuruştuğumuzdan keskin vurucu olmamız istenir. Algımız genişletilir aparatlarla. Giydiğimiz akıncı üniformasında algımızı açan ekler bulunur. Tüm silah ve mühimmatımız aracımıza iliştirilmiştir. Esirleri aracın altından çıkan kollar kavrar ve ucuş sırasında sarkıtılmış olarak hat gerisine taşır. Esir bu haliyle tutulmuş balığa benzer. Onları bayıltmadan esir almayız. Aracın altındaki gözler ise sürekli esirleri ve zemini yoklar. Eğer esir almış geri dönerken saldırıya uğrarsak cevap vermeden yolumuza devam ederdik.

Savaşlardan sağ çıktım. Bu yüzden anlatıcı yaptılar. Savaş boyunca garip bir şekilde korkum olmadı. Hatta vuruşurken bundan zevk aldım. İnsan öldürmeten zevk olarak düşünmeyin. Başarma zevkiydi. Görevi yerine getirmek ve geri dönmek bana huzur verdi. Savaşın kazanıldığını duyduğumda aşırı sevinç göstermiştim. O anda aldığımız esire sarılmışım. O da şaşırdı. Yüzüme donuk bir ifade ile baktı. O esirler bizi tanımıyordu. Hakkımızda eğitim bile yanlış verilmiş. Bizi dinsiz bilmişler. İmansızmışız. İmanı bitirmek için kutsal topraklara saldıracakmışız demişler. İbadetlerimiz bidatmış. Tuttuğumuz orucu Allah kabul etmezmiş. Çizdiğimiz yol hak yolu değilmiş. Bilmiyorlar. Ben inancımı içimde yaşarım. Wemb düzeni kimsenin inancını zorla değiştirmez. Kendi içinde dilediğine inan ama dışarıda düzeni bozucu olma. Esirlerin düzeni nasıl bozduklarını anlamaları için iyi bir eğitimden geçmeleri gerekmişti. Bir bölümü devşirildi. Garip bir şekilde Wemb yanlısı oldular ve SaHami sahasında yine askeri kimlikleri ile güvenlik görevi aldılar. Esir dönemlerinde kendilerine iyi davranılmasından etkilenmişler. Bilemiyorum. İnsanın içini bilemem. Umut. Gerçekten düzelenler olmuştur. Oyun oynayanlar da vardır. Bir de içindekini dışarı vuranlar vardı. Kesinlikle kuzeyin düzenini istemeyen esirler çıktı. Yüzlerinde esir olmanın öfkesi ve intikam hırsı vardı. Onların uzun süre tutulmaları gerekti. Davranışları puanlanarak esirler ayrıştırıldı. Hedronik izni olmadan hiçbir esir salınmadı. S.A.F. akıncı olup da esir düşmüş olanları savaş sonunda bulduk. Onlara neler ettiklerini kayda aldık. Esirlere kötü davrananları bulmak üzere kurulmuş olan Avcı alayına alındım savaş sonrası. Bu da konumuzun dışında. Benden isteneni anlattım zaten.