Üzerimde ağırlık var. Ezmeye çalışıyor göremediğim bir güç. Yukarıya döndüm, yeniden okudum. Anlaşılmaz geldi. Umudunu yeterli görmeyen bir fidan gibi oldum. Ya beni ezerlerse? Gövdem kalınlaşmadan kırılırsam ne olur? Yapraklarımı koparmaya yeltenenleri kim uzak tutacak?
Yardım istediğinizde suratınıza bakarlar. Eğer beklentisi olan biri varsa elinizden tutar. Gerisi yüzünüze güler, arkanızı sıvazlar. Arkada kalır. Önünüzden çekilir. Gerçek dost önünüzde kalabilendir. Uzaklara gitmekten kendini men eder. Yanınızda sizinle saf tutar. Zorluğu aşmanıza yardım eder. Yazdıklarımı okuyan odur. Anlamayan kitlenin ağzından dökülen nedir? Kokusuna bakın, anlayacaksınız.
Habil’i hissedin. Kabil karşısında ölüme yenik düştü. İlk gömülen oydu. Toprakla buluşturan kardeşine karşı kin tutmadı. Öfkesine yenilmedi. Öfke ve kin sahibi, Kabil değil miydi? Düşmanı sevin. (En azından kin tutmayın yaratılmışa karşı) Ama sevilmeyi sevmeyenlerin yukarıya çıkmalarına izin vermeyin. Habiller ordusu, düşmanı kardeşi bilir. Emir gereği yok eder, kötü kardeşi. Egemenlik, iyilerin elinde yeşerir.
Bildiklerimi bilseydiniz. Cildin üzeri ölü hücrelerle kaplı. Canlılar hemen altında gizli. Düzen budur. Ölüler, dirileri böyle korur. Elma olsaydınız aldığınız yara ile paslanırdınız. Armut olsaydınız düştüğünüz yerde çürürdünüz. Ayva olsaydınız yavan kalırdınız. Limon olsaydınız doğal halinizle kabul görmezdiniz. Siz bir portakal olun. İç iniz dilim dilim olsun. Her diliminize ayrı bir tad verin. Seveniniz bol olsun. Kabuklarınız bile heba edilmez. Yazanın gönlündeki. Arının vızlaması (sesli haberleşme), Karıncanın antenli dokunması (sessiz haberleşme) bizde de var. ‘Ben’ bir hayal kurdu. Peşinden gidecek olan var mı? Yüzünüzü ekşitmeyin. Gülün azıcık. Güldürün ‘ben’i de. Cennete alın onu. Avutun nimetlerle. Kendiniz sıyrılırsınız böylece. Aslınız cenneti bile istemez. Kelime dağarcığı beşyüzü aşamayanın parmaklarından döküleni kokla. Kadife gül. Kokun kalıcı/etkili.