Üzgün olduğunu bilirler. Seni uzaklardan izleyen bir işaretli olur. Seni gözetler. Dilemediğin kadar çok gün yaşarsın. Orada bir işaretli olursun. Seni kullanırlar. Kullanılmaktan şikayetin olmaz. Görevi bitenlerden biri olduğunda Hedronik tarafından çağrılırsın. İçini bilmediğin bir duygu kaplar. Korku dersin. Çok uzaklara gönderilirsin. Geride kalanlar, seni savar. Ulaştığın yerde yine seni Hedronik karşılar. Korku dediğin duygunun yerini daha büyük bir korku alır. Bu korku, yaşaman gereken en iyi duygudur. Seni mutlu eder. İyi ki korkmuşum dersin. Dünyadaki savaşlar, WalHalla’hdaki cennet bahçeleri geride kalır. Zihninden geçmişi siler, yerine daha mutlu bir dönemi alırsın. Kıyamet dedikleri kehanet gelinceye kadar sonu gelmez zannettiğin bir yerde tutulursun. Tadı damağında. Senden daha mutlu kimseyi göremezsin. Orada her birinizin eşit mutlu olduğunu, kaygıdan kurtulduğunu, kanatlıların koruduğunu, işaretlilerin aslında kanatsız olduğunu anlarsın. Düşündüğün ne varsa yanında bulunur. WalHalla’hdaki cennet bahçelerine veya dünyadaki yüce amaçlı savaşlara dönmek istemezsin. İşin bitirilmiştir. İşini bitiren Hedronik! Seni gülümseyerek öte yanda bırakır. Gördüklerini kimselere anlatamazsın. WalHalla’hın şimdiki sakinleri, sıranın kendilerine geleceği güne kadar senin eskide kalmış işlerini yapmaya koyulurlar. İnişler, çıkışlar devam eder.
Bilmediğin bir hususta yanılırsın. Kanatlıların seni korumasının bedeli vardır. Toplaşan işaretliler buradan ilk ve son kez çıkar, kehanet edilmiş büyük savaşa giderler. Daha önce hiçbir işaretlinin görmediği kadar büyük, güçlü bir orduya karşı; henüz ölmemiş, ortaya canlarını koymuş, toy gençlerin toplandığını görürsün. Onların sayısına üzülürsün. İçinden yardım etme isteği geçer. Çok güçlü görünen kötülükler (aksine iyi görünme hevesinde, doğru yolda olma iddiasındadırlar) ordusuna karşı, cılız genç savaşçılar! Zaman, gücü az görünenin yanında bulunma zamanıdır. O saflara katılırsın. Yanındaki gençler seni göremez. Karşına aldığın güçlü orduya görünürsün. Seni, gençlerden biri sananların, seni vurmaya, öldürmeye gücü yetmez. Zaten ölmüş, zaten vurulmuş, kanını akıtmış birisin. Bir daha öldürülmeyeceksin. Ama o gençler! Çoğu ölecek! Kaybettiklerini düşünecekler, canlarını verdiklerinde. Ölüm kapısından geçtiklerinde dirilecekler ve işaretlilere katılacaklar. O savaşa katılabilen bütün gençler, aralarında bir kişi eksik bırakılmadan işaretlenirler. Çünkü… o savaştan sonra kimse işaretlenmeyecektir!