4.2 Birinci sınıf: Hedronik
TEK’in şahidi! Eşi benzeri yok. Mekanı, tek! Benzeri uzaklarda olabilir. Ancak bu sır! Bilinmesi tehlike! Hedronik aynı anda diğer tarafta olma becerisinde. Birden fazla mekan sahibi olabilen tek sınıfın tek üyesi! Bulunduğu evrende onun gibisi yok. Ölümlerin en acısı ona ait. Ölmeden öldürülen. Okutulandan kaderini takip edebilen. Tüm işaretlilerin isim babası. İşaretleyen kendisi değil. Kaybetmekten korkan. Korktuğu için önceden kurtarılan. Kazandırmakla meşgul. Mekanını gizler. Paylaşımı kısıtlıdır. Kendisini anlayabilen henüz çıkmadı. Birden fazla yerin sahibi kılınmış. Yerin sahibi olamamış. Zamanda dolanırmış.
Mekanı: MERKEZ
Anlatılması istenmeyen yer. Hedronik, tahsis edilmiş mekanın sırlarını anlatana ne yapacağını gösterdi. Korktum. Deve olsa o delikten kurtulamaz. ‘Merkez yok’ dersem anlamış olur musunuz? ‘Mekanı yok’ desem çözmüş olur musunuz? O, her yerde ve hiçbir yerde. O, hem burada hem öte tarafta. Aynı zamanda farklı iki yerde olabiliyorsa, iki adım geriden onu takip etmek en iyisi. Mekanı onun olsun. Horz zaten onun. Atının göz rengini bile anlattırmadı. (Gizlediği sırların arasına gizlendim. Görünmeden atın geldiği yeri öğrendim. Yazılmayacağına söz verdik. Ama dileyenin görmeyi bilmesini engelleyemeyiz. Uzaktan seyredenlerin sanısında yanılma var. Sekiz toynaklı, dizli, ayaklı olduğu şüphelidir. Göz renginden, kuyruğuna kadar gördüklerinizin bir yanılsama olduğunu kabul ederek başlayın. O bir at değil. Bunu bilin. Öyle bir at ki… Dilerse geri dönmeden gerisin geriye koşabilir. ‘Atım’ını attığı yerde izin silindiğini görebilir. Dört ayaklı(sütunlu) bir canlının titrediğini böyle görürler. Diğer binekler sadece ileri akarken, bu binek ileri geri akar. Anladın mı? Bu yüzden sekiz sayısı, takılma vakası. Odin’e yakıştıranlar gerçeği böyle örttüler.)
Merkezin, ışığın kaynağını korumak için bir örtüsü var ya… Örtüyü aralayıp ışığı gören kimse dışarıya salınmazmış. Sırrı öğreneni öte tarafa gönderirmiş. Hissettiklerim bambaşka. Merkezin bomboş olduğunu düşünüyorum. O kadar boş ki içine elinizde bulunanları sığdırabilirsiniz. Sınırları olmayan bir yer. Temas ettiği (bittiği) duvar, işaretlileri ait bahçelerinin başladığı duvar! Daha açık olamayacağım. Öyle bir duvarla sınırlamıştır ki… Bu duvarın sertliği karşısında güç yetirilmez. Duvarda sadece bir yerde kapı vardır.(İç kapı!) Horz, içeriden bu kapıyı bekler. Kapıdan geçen, içeride hiçbir nimet bulamaz. Girebilen, göze hitap eden ışığa takılır. Dondurulur. Horz, asla arkasına bakmaz! Gidenlerin arkasından ağlayan tek binek odur. (Göz yaşları içe akar. Böylece ağlamadığını düşündürür.)
Hedronik’in gözleri ile görmeyi dilerdim. Onun baktığı mekanı bilmeyi isterdim. Anlatmaz. Anlattırmaz. Sunduğum cümlelere masumca kızar. Kızgınlığını dindirmek için ona söz vermek zorunda kaldım. Bir savaş meydanında olmadan onun hizmet ettiği TEK için can verecekmişim. Söz verenin kurtuluşu yokmuş. Asıl kurtuluşu buymuş. Belki bir gün, geleceğimde bunu yaşarım. Soyut bir yerde gerçek olup olmadığından emin olamadığım bir hayal kahramanı ile böylesi “GriFit” anlaşma yapılır mı? Yeminimi hangi evrende tutacağım? Mekanına aldığına pişman mı olacak?