(Yürüyen kaldırımlar var)
(Yürüyen bantlarda binekler, silolara akar)
Koridorlarda yüz teması var.
Gülüşme var.
Gençler şakalaşıyor.
Birbirlerini seven aşıklar kutlanıyor.
Koridorda yürütülen kaldırımlarda ilerlerken, zenginliğinden kibirlenmiş, fakirliğinden bezmiş bir insan göremedim. Dünyanın hiçbir yerinde aşırı zenginlik ile daha fazlasını isteme alışkanlığına düşmüş biri yaşatılmaz. Yerinden kaldıramadığı zenginliği öldürülür. Ortalama bir yurttaş kıvamına çekilir. Üst/alt band dışına çıkamazsınız! Ekonomik ihtiyaçlarınız ortalama bir insan kadar. Her insanın tatil yapma hakkı var. İlk devrede ‘köle’, ikinci devrede ‘ücretli’ olarak mülk sahiplerine bağlanan insanlar artık özgür. Tembellik yapma hakkınız var. WalHalla, kimseyi zorla bünyesine almaz. Oraya çalışmaktan haz alan insanlar alınır. Tüketme alışkanlığındaki insanların hakkını da korurlar. WalHalla bunun için var. Dünyada ve bağlı kolonilerde, sizin gıda ihtiyacınızı karşılar. Ailenizi eğitir. Güvenliğinizi sağlar. Dünya dışındaki aktif bağımsız şirketler çok ortaklıdır. Şirketlerdeki lider ile en alt kademe zannedilen dağıtıcılar arasındaki günlük (O zamanda hak edişler günlük düzeyde, kartlarda tüketilmek üzere aktarılır, birikim yapma hırsı engellenmiştir. (Kaydi para! Üst limiti aştığınızda zaten el konuluyor, alt limite inmeniz de günlük gelir aktarımı ile engelleniyor)) Kazanç aktarımı farkı, yüzdeye vurulduğunda iki hanede kalıyor. Aşırı hırsla çalışarak zengin olma hayali kadar, hiç çalışamadığı için (Tembellik de bir hastalık olabilir!) aç kalma korkusu ortadan kaldırılıyor. Günlük kazancın bir kısmı, harcanmadığı takdirde siliniyor. Yani size dilediğiniz ne varsa çekinmeden satın alma şansı tanınıyor. Aşırı cimrilik yapıp para biriktirme şansınız kalmıyor. Yarın aç kalma kaygınız yok. Evinize yenilikleri, günlük kazancınıza uygun taşıyabiliyorsunuz. Üst sorumluluk alarak, sizden daha fazla (o kadar da fazla sayılmaz) kazanan birinden tüketimde farkınız kalmıyor. WalHalla’hda yıllarca kalan biri, dünyadaki veya kolonideki yaşıtlarına oranla zenginliğini arttırmış olmuyor. Karşılığı maddi kazanç olmayan bir hizmeti veriyorsunuz. Bu bilinçle barış zamanını yaşatmaya adanıyorsunuz. “Yüksek bilinç düzeyi” deniliyor buna.
İşte dünyada benzerleri olan yürüyen kaldırımlar (koridor kenarlarında akan yaya yolları(size dilediğiniz yere taşıyan, dilerseniz yürüyebildiğiniz(hızınızı arttırın!))) üzerinde taşıdığı insanları böyle biliyor. WalHalla’ha giren hiçbir insanın arkasında bıraktığı ailesi, akrabaları, milleti hakkında kaygısı kalmıyor. WalHalla’hın yönetimine bağlılık yemini etmiş yakın koloniler de aynı konumda. Güvenliklerini emanet etmelerinin karşılığı, huzurda yaşıyorlar. Ait oldukları KonFed’in WalHalla içinde eşit temsil edildiğini biliyorlar. Liderlik kimsenin sultasında değil.
Koridorlar çok önemli. Farklı yerlerden gelmiş insanların bu kanallarda ileri geri taşınmasında tanışmaları var. Birbirlerine sevgi ile bakmaları gerekiyor. Her biri kendini önemli görebiliyor. Kendini şımartacak ama kibirlenmeyecek kadar önemli oluyorlar. Burada bulunabilme hakkını elde ederken, geride kalan, elenenlere karşı üstünlük taslamıyor.
Zor olduğunu biliyorlar. İnsanın, henüz bizim keşfedilmemiş düşünce dünyasında, fırtına koparacak, üzecek durumlar tespit edilmiş. İnsanların kendi arasındaki barışı, eşit paylaşıma dayandırılmış. Barınma hakkı engellenmiş bir dünyalı, dilerse kendi ülkesine zarar verebilir.
Kaldırımlar… Koridorlar iç içe… Merkezden dışa doğru ve dilimden dilime doğru hareket halindeki yollar ve kaldırımlar. Çalışma ile yaşama alanları arasındaki konum farkı nedeniyle günün her saati kullanımda. Gülen yüzleri taşımak zorunda. Kimse istemediği, sevmediği bir işi yapmıyor. Yaratılışa uygun mesleklere atanmışlar. Burçların etkisinde olduklarını kabul etmişler. Çalışma saatleri bile buna uygun. Kaldırımlar her taşıdığını bu nedenle önemser.
(Kaldırımlarda ışıklı uzun şeritler ve üzerinde ilerleyen sarışın mavi elbiseli asker bayan başında deniz eri şapkası şapkası elinde bir terrier’le ve kitapla ilerliyor. Kulağında ise bir mikrofonlu kulaklık, yamağıyla konuşurken içinde şahane bir büstiyer ve saçı arkadan bükülüp şapkasına toplanmış. Aralarında inançsız biri varsa elinde kitap değil iğne uçlu bir demir levye ile üstünde aynı büstiyerle sof bir beyaz etek. Göğüsleri ortada ve gözleri kırmızı. Saldırmak için yaşıyor artık.)
Taşınan insan, kaldırım zeminine bakınca kendini görür. Gülümseyen yüzünü izler. Sürekli izlendiğini bilir. Giyimine özen gösterir. Arkadaşlarını kırmaz. (Ütopya mı? Böyle mi düşünüyorsun, okuyucu? “Kötü düşünce” ile yapılan mücadeleyi bilmiyor musun? Her millete, kültüre eşit davranılması imkansız mı görünüyor? Sana sorduğum için suçlu muyum? İnsanların ders alması için her yüzyılda büyük savaşlar yapması ve yine unutması mı gerekecek?)
Koridorun başlangıcı, kapı eşikleri. Binek sayılan gemilerle gelen insanlar. Adımları koridorun üzerinde/zeminde yürüyen kaldırımlara alınır. Kaldırımda zarif bacaklar, bulunduğu dilim, adım atmasına gerek olmadan, üniformasında bulunan logolara uygun görev yerine (görev dışı sivil kıyafette ise vericisinde kayıtlı köşküne) taşır. Farklı bir yere gitme isteği, sesli komut alır ve yerine getirir. Bir denilen iki olmaz. Emre itaatte sadık.
Silolar, kapılara yakın tutulmuş. Koridorların orta kesiminde, daha derin yolda, ilerleyen büyük malzeme kutuları, depolandığı yerler. Silolarda her dilim ihtiyacını depolar. WalHalla dışından gelmiş gıda kutuları, siparişler ve daha neler neler… Silo sorumluları; idareciler. Askeri silolar, kuzey ve güney bölgelerinde özeller.
Yangın çıkarmanız kısıtlanmış. Yanarak formunu değiştiren aciz malzeme ile yapılmamış. Ateşin gücünü yenmiş mekanları düşünün. Silolarda depolanan malzeme kutularını izinsiz açamazsınız. İçinde ne olduğunu sadece yetkiliye bildirir. Silo gemileri, kapının hemen içinde, kenarlarda tutulduğunu bildirmeli. Sağlı sollu gemi yuvaları bulunur. Buradan alınan kutular (orta büyüklükte), üzerine üşüşen hareketli robotlar, ait oldukları önceden bildirilen silo koordinatlarına götürülür. Silo gemilerinin sürücüleri, WalHalla’hın dünya ile arasındaki malzeme geliş/gidişlerini yöneten yarı askeri amazon sınıfına aittir. WalHalla mensubu sayılmazlar. Bu nedenle işleri bitince boş gemileri alıp ait oldukları dünyaya geri dönmeleri beklenir.
Silolarda bekleyen kutuların renkleri, ait oldukları sınıfı belli eder. Değişken renkte olabilirler. WalHalla, dönüşüm sistemi ile çalıştığından atık kutuların sayısı indirgenmiştir. İşlev dışı kalmış metal yığınları, yenilenmek amacıyla yerinden sökülmüş malzemeler, boşalan kutulara sıkış/tepiş tatlı/itiş yerleştirilir. Koloni yerleşiminde faaliyette olan dönüşüm şirketlerine gönderilir. (Dünya, tarım/yerleşim gezegeni olmuştur. İnsanlığın ihtiyacı olan ne varsa üreten firmalar dünya dışına itilmiştir. En yakındakileri ay yüzeyinde olmak üzere, bütün kolonilerde firmalar dünya nüfusunun somut ihtiyaçlarını karşılar. Dünya, yaşam alanıdır. Tüketim yeridir. Uzay ise üretim yeri olmuştur. Üretim sonu Atıklar, dünyayı batıklar, kirletme dönemi bitmiş. WalHalla dünya toprağı sayılmış. Burada firma etkinliği yasaklanmış.
Silolardaki bütün kutular dünyada paketlenir. İçeride yaşayan insanların ihtiyaçları kutularda gelir. WalHalla gerektiğinde kendine yeterli hale gelebilir. Savaş zamanlarında silo hareketleri kısıtlanır. Gıda ihtiyacı içeriden “dönüşüm programı” ile karşılanır. Daha fazlasını da yazalım mı?