Kendini serbest bırak. Suyun akışına, rüzgarın salışına. Dalgalar sürükler. Yürekler hoplar. Ses gelir kulaklara. Çekişme her zaman vardır. İyiden daha iyiler çıkar meydana. Kötü ile daha kötüler savaşmaz olur. Daha kötü yuvasına gizlenir, bilir başına geleceği. Kötüyü öne sürer. Böylece dünya yüzeyinde daha önce hiç bu kadar geniş çaplı olmamış bir savaş süreci başlar. Bireyler yiter. Şehirler biter. Onbinler, binleri ezmeye yeltenir. Binler içinden yüzler umudu yitirmez.
Böyle zorlayıcı ifadeler ve düşünmeyi gerektiren paylaşımlar. Siz ne derseniz deyin. Zaman kaybı olarak görülebilecek bu denli detaylı anlatımda daha öyküye giremeyişimin ezikliği ile yazıyorum. Elinize bir dünya haritası alsaydınız görürdünüz anlatılmak isteneni. Her iki tarafın üniformasını heyecanla giyenler. Kimileri terk diyarında, kimileri ileri hatlarda. Kazandığını zannedenler, kaybettiğini düşünenler. Sevimsiz bakışlar altında ezilenler, sevimli yüzlerce esir edilenler. Sevilenler. Sevildiğini bilerek düşleyenler. Düşlerinin gerçekleşmesi için kayıtsız can verenler. İyi teknoloji ile kötü teknik çekişmesi. Emanet verilenlerin elde kalışı. Emaneti verenlerin eli tutuşu. Belirsiz gelecek. Geleceğini bilmeyenlerin zamanda atlama yapmadaki isteksizliği. Geriye kaçanların yarattığı fırtına. İleriye zıplayanların kaçırdığı fırsat. Kararı bulanların doğru zamanda doğru yerde oluşu. Yardımda kalışı. Bulutların istekli hareketleri. Yağmur bırakmayacaksan ne işin var gökyüzünde?
Yüzlerce sayfa sözlü önanlatım. Sonrasında konuya giremeden yine ekseni etrafında dönen tanımlamalar. Zor mu geldi anlaması? İlki kolay mı oldu? San ki zaman yuttu. Yuttuğu ile avunurken bak neler oldu? Zaman kaybı işte bu! Gülen yüzleri somurtması için üzenleri düşün bakalım. Senin kendi ailen için istediğin mutluluk bencilce görünüyor bu dönemde. Ne kuzeyin malısın, ne de güneyin elinde kaldın. İzle dur. İzleme yapma. İçine gir bakalım. Gir de geri dönme. Güneyin eline teslim ettiysen aileni kurallarına uy. Yoksa acı çektirirler. Kuzeyin malı olmaya yeltendiysen düzene uy. Yoksa geri döndürürler. Kaybetmeye yüz tutmuş kuzey ile neredeyse kazanıyor havasına tutulmuş güney arasında gidip gelme. İzleme de. Sen ne kadar uzaklara gidebilirsin ki! Seni sert sarkıntı ile sarsmamız mı gerekecek?
Yolların aşıldığı bir günde uyandırıldım. Kim olduğumu anlama isteği beni aynaya yöneltti. Baktığım her yönde bir aynanın yuvarlandığını gördüm. Gözlerimdeki beyazın, ortaya aldığı bebeği kuşattığını söylediler. Dört ayna dört farklı yönden bana eğildi. Hizmetlerini bitirdiklerinde gizlendikleri yuvalarına döndüler. Benim yola çıkmam gerekiyor. Senin yolu bilmen gerekiyor. Zorlamalısın. Kabukta çizikler var diye geriye çekilme. Çiziklerin anlamını çözmek için geriye çekil.
Anlatımı bundan sonra Hedronik yapacak. Yazanın hafızası, kayıtları, bildikleri, yitirdikleri, can sıkıştırmaları, nefes almaları ve güç yudumlaması pes ettirdi ona. Devreye alınan Hedronik sağlıkta. O bu zamanı bildi. Tüm hazırlığını yaptırdı WembArmy e. İşte yolun başından başladık. Askerlerin ağzı ile araya girecek özlü anlatımlar. Seni zorlamam okuyucu. Dile ki geçmişte olasın. Yoksa tadını aldığın bir savaşı geleceğinde okumak anlamsız.
Yüreğim acıyor sana bunları okuturken. Kulaklarına ulaşanları düşünmen için biraz yavaş kaldım. Bunun da nedeni var. Sen henüz kararını vermedin. Hangisi haklı? Beyazlar mı saf, Kırmızılar mı S.A.F.? Kim cehenneme gidecek? Kim cenneti bulacak? Sen düşün bunları. İnanmayanların o gün nasıl bir tarafa meylettiklerini gör. Üç üncüyü ve dört üncüyü izle. Ünlenenlerin yanında bulunarak temize çıkmak olur mu? Hedronik onlara söylemişti. Günü gelmeden uyarı gelmişti onlara. Dinlemediler. Çekildiler. Kabahatlari yüzüne vurulacak. Hedronik cehennemden değil verilen görevi yapamamaktan korkar. Görevini kutsamıştır o. O, kendini koruyanları korur.
3.5.1 Hedronik Gözüyle Savaşan İnsan Manzaraları