(Görev yeri: Garnizon Eğitim Alayı, Adı: Tunga) Nik: Garnik
İsminin anlamı komik geliyor. Kendisi gülümsüyor. Komedi yapan, neşeli bir insan. Eğitimci bir subay. S.A.F. subayı olma şansını kaybettiği gün diğerleri gibi üzülmemiş aksine gülümsemişti. Onu üstsubaylar eğitimci yapmak istemişti. Bunu yine gülerek karşılamıştı. Hiç düşünmediği halde kendini eğitimci bir subay olarak bulmuştu. Geçici garnizon hizmeti için üniformayı giydiği günde neşesi ile ilgiyi üzerine çekmişti. Eğitim sürecinde, tüm eğitim subayları onu rapor etmişti. Pozitif hava esintisi ondan çıkıyordu. En olumsuz durumda neşesini kaybetmiyordu. Onu sert olmaya itecek durumlarda bile yumuşak tavrını koruyordu. Asker olmayı hiç düşünmemişti. Geri hizmet moduna geçmek ve silahsız hizmet vermek istemişti. Ancak eğitimde başarılı bulundu. S.A.F. subayı olma şansı ile garnizondaki yer altı ek eğitimine alındı. Bu karara da gülmüştü. Sesini çıkarmadan aşağıya indi. İkinci eğitimde ise askerliğin cilvesini yaşadı. Onun eğitim vermeye yatkın tabiatı ilgi çekti. Pratik askeri eğitimde geri planda durmasının aksini yaşatıyordu. Yeni gelmiş bir genci, hızla üniformaya ve hizmete alıştırmada iyi bir yapısı vardı. Bu özelliği ile Akademiye gönderildi. Bu karara ise kahkaha attı. İstemediği halde sesini çıkarmıyor ve işi oluruna bırakıyordu. Evinde onu bekleyen bir ailesi vardı. Erken yaşta evlenmişti. Kendisi gibi askerlik hizmeti vermekte olan eşine uzaktan erişimle ulaştığında başına gelenleri anlatıyordu. Bütün bunların ileriki sivil hayatında hoş bir anı olacağını söylüyordu. Eşi ise onun subay olmasında isteksiz kalmıştı. Planları farklıydı. Her ikisinin yakın alandaki mesleki uzmanlıkları yaşadıkları kantonda iyi bir iş ve iyi bir yaşam sunuyordu. Sevdikleri bir işte ve yuvada olmayı hayal etmişlerdi. Ama yaşamları hayalleri ile örtüşmeyecekti. Çünkü Garnik, akademiye gidince değişti. S.A.F. subayı olamayacağını anladı. Görevin zorluğu onu aştı. Bunu açık olarak üstsubay eğitimcilerine anlattı. Bu açık sözlü davranışı ve kendinde bulunan artıları-eksileri, rapor tutucu askeri programa moda mod uygun sayması şaşkınlık yarattı. Eğitimcinin önce kendisini iyi tanıması gereği biliniyordu. Onun A.F. eğitimcisi olması için ısrarcı oldular. Zaten akademiye alınan bir askerin ulaşabileceği en alt görev buydu. Bu istek karşısında daha çok kahkaha atacaktı. Garnik, hiç düşünmediği halde Eğitimci Uzman oldu. Bunu eşine anlatıncaya kadar ter döktü. Eşini peşinden sürükledi. A.F. subayı sıfatını aldığı ilk dönemde eğitim uzmanlığını kazanmak için garnizon düzeyinde aktif subaylık yaptı. Birgün onu eğitimci subay yapacaklarını bilerek notlar aldı, yanlışları gördü, doğruların nasıl korunacağını tespit etti. Bütün bunların sonunda CapT rütbesine ulaştığında MerKom düzeyinde adı bilinen bir eğitimci olacaktı. Onu üstsubay yapamıyorlardı. Çünkü bunu sistem kabul etmiyordu. Emekli sayılarak yeraltındaki MerKom üssüne sivil statüsünde almak istediklerinde hayır diyebildi. Binlerce genci eğitmişti, içlerinden bazıları ise S.A.F. üstsubayı olabilmişti. Bütün ordu içinde en iyi oranı tutturmuştu. Onun A.F. içinde verdiği hizmet kendine görev sona erdiğinde hızla emekliye ayrılacaktı. Artık eşinin dediğini yapacaktı. Yıllar önce aldığı sivil uzmanlığına geri dönecekti. Ve uzun yıllarını verdiği askerlik anılarını torunlarına anlatabilecekti. Garnik hep gülümsedi, eğitim verdiği askeri öğrencileri gülümsetti. Korkutmak yerine gülümsetmeyi seçti. Zorunlu askerliğin nasıl zorunlu olmayacağını buldu. İsteksiz görünenleri nasıl kazanacağını önceden biliyordu. Bir an önce askerlik hizmetini bitirerek sivil yaşama dönmek isteyen bazı gençleri nasıl da S.A.F. yapmıştı. Tezi ilgi çekti. “İsteksiz görünenleri seçin.” Eğer isteksiz görünen bir genci istekli hale döndürebilirseniz, bu onun gerçekten istekli olduğunu gösterir. Yoksa askerliği dışarıdan görerek isteyen ve kalıcı moda geçmek için en başta gönüllü olanlar, işin zorluğu karşısında sonradan isteksiz olabilmekte. Dengeyi sağlayan Garnik oldu. Eğitim anlayışını değiştiren tezi ile Ordu süreci yeniledi. Artık hiçbir genç, öngençliğinde askere alınmayacaktı. Yine hiçbir öngenç, askerlik mesleğine kendi isteği olsa dahi anne-baba tesiri veya arkadaş çekişmesi ile gönüllü sayılarak alınmayacaktı. Öngençlikten sıyrılmış ve tam reşit sayılmış gençler, gençliklerinin ilk yılında 19 u 20 ye bağlayan yıl hizmete alınacaktı. Daha önce 16 yaşına gelmiş bir öngenç, dilerse erken askerlik hizmetine gelebiliyordu. Özellikle bayanlar bunu tercih ediyordu. Ama erkeklerde bu tutmadı. Bayanlar kadar hızlı olgunlaşamayan erkekler için sistem farklılaştı. Onların en erken askere alınma yaşı 19-20 köprüsüne getirildi. 20 yaşına basmış olan Garnik, geciktirebildiği son güne kadar Garnizon içine girmemişti. Ama son güne bıraktığı girişin bedelini onlarca yıl Askeri eğitmen olmakla ödedi. Bunu da anımsayarak gülümser şimdi. Eşinin ona en başta nasıl karşı koyduğu ama emekli olduktan hemen sonra Garnik’in yüzünde yaşanan olumlu değişim aynı eşini mutlu etti. Garnik hızla olgunlaştı. Sivil yaşamda çok sayıda öngenci kazanan sivil bir eğitim uzmanı oldu. Eşinin teknoloji uzmanlığı yanında onun işi oldukça basit göründü. O da bu görüntüye sesini çıkarmayacak ve sadece gülümseyecekti.