Pages

20120704

1.4.1 Serpiştirilmiş Vahşi Savaşlar

Sayısı, Onaltı.
Sırası, Tarihi, Zamanı, Yeri, Tadı

Zeminde;
1. (İlkYıl/1.Zaman) Olimp Karanlığı
(Okyanusdan gelen Vanir askerleri gece tepelerini aldı!
Kaçkınlar esir olmadan sıvıştı geriye! Yeniden savaşmak için!)
2. (27.Yıl/3.Zaman) Kaitur Adası
(Æsir’i destekleyenler savunmada! Vanir kuşatması eziyet verdi!
Açlıktan öldüler! Yardım gelmedi!)
4. (48.Yıl/1.Zaman) Luzon Çukuru
(Vanir zaferi! Esirlerin arasında Odin’in gizlenmiş evlatları var!)
5. (94.Yıl/3.Zaman) Cork Çıkartması
(Bulutlardan inen Æsir öncüleri intikamı aldı! Nehirler arasında kalan Vanir destekçisi devler, cücelere yenildi! Esir olmadılar, ölüme atladılar!)
6. (97.Yıl/2.Zaman) Nik Oba Tapınağı
(Tarafsız kalanların sığındı yerde canlı bırakılmadı! Æsir üçlüsü suçlandı!)
10. (123.Yıl/4.Zaman) Tokopill Kıyı Kalesi
(Cücelerin desteklediği Vanir masumları, Æsir’in yoldan çıkmış kaçkın savaşçılarının kıyımına uğradı! Düşen kalede kelle hesabı var!)
11. (128.Yıl/1.Zaman) Krilon Şehri
(Vanir askerleri, kaçkın savaşçıların izinde! Kuşatma üç kış gördü! Kapılar yerinden söküldü! İntikam alanlar, bebekli annelere acımadı!)
16. (151.Yıl/1.Zaman) Barbad Taarruzu
(Æsir’in arınmış askerleri topyekün saldırıda! Vanir şehirleri kuşatılmış! Düşen kalelerde, şehirlerde kıyım var! Vanir’in yeraltı yedekleri taarruzu kırdı! Kıyım tahminleri aştı! İki taraf tükendi! Æsir’in şehirleri savunmasız kaldı! İki taraf arasında gidip gelen canavarlar geride kalan masumları yedi! Haber duyuldu da silahlar bırakıldı!)

ZeminÜstünde;
3. (32.Yıl/4.Zaman) Jotun Titan Baskını
(Vanir ağır yenilgide, ezildi!)
7. (105.Yıl/2.Zaman) Áflar Ariel Darbesi
(Vanir gizlediğini (görme gözünü) kaybetti!)
8. (117.Yıl/4.Zaman) Cüce Mimas Husumeti
(Tarafsızların katliamı!)
9. (119.Yıl/2.Zaman) Ásynjur Europe Kuşatması
(Vanir, Æsir birliklerini bitirdi! Sağ kalan yok!)
12. (135.Yıl/1.Zaman) Canavar Charon Hezimeti
(Cennet kapıları düştü! Vanir bahçesini genişletti!)
13. (139.Yıl/3.Zaman) 2.Titan Vakası
(Æsir, intikamı aldı! Kapılar yamandı!)
14. (145.Yıl/2.Zaman) Vѐn İhaneti
(Vanir yakına sokuldu. Æsir, içeriden vuruldu! Gedik açıldı!)
15. (147.Yıl/1.Zaman) Norn Ober Saldırısı
(Æsir Mekanları kırıldı! Gizlenen kaçırıldı!)

(Zeminler, Zamanlar farklı. Zaman dörtlü. Zemin ikili. Yıl hesabı oynak. Bildiğiniz hesap değil! Vahşet detaysız. Ölenler hesapsız. Kaybeden insanlık!)

Dünya tarihinde daha önce yaşanmamış bir savaş yaşanır. Sonraki kuşaklara anlatılacak ama hiç izi bırakılmayacak dehşet verici bir yıkım yaşanır. Kısa sürede bolluğa kavuşanların düşüncesizliği yüzünden insanlar kaybeder. Her iki taraf ağır kayıplar verir. Kurulu şehirler yıkılır. Savaştan sağ çıkanlar, yaşadıklarına sevinemezler. Umudunu kaybetmeyenler bir araya gelir. İki taraf geçici barış için anlamaşmak zorunda kalırlar. İstemedikleri halde barış elini uzatanlar var. Vanir grubundan bir altgrup var. Onlar barışı hiç istemezler. Kendi evlatlarını acımadan ölüme atarlar. Hırsları yüzünden kör olmuşlardır.
(Peri bacalarındaki bir halı atölyesi. İçeride halı yapan beyaz tülbentli kadınlar sıralanmış. Krem rengi fon üstüne wemb amblemini halıya işlemekteler. Her biri farklı desen ve fonda. Fonler soldan sağa krem rengi, siyah, kırmızı, yeşil, pembe… ama en önde bir kadın, elinde bir tahta çubukla kadınlara beyaz tahta önünde öğretmenlik ediyor. Onlara gülümseyerek dersi veriyoruz. Özel onlar çünkü. Diğerleri acıda. Anne olmanı isteyenler. Gülenler seninle. Sağ tarafta ise boynunu bükmüş duran küçük insanlar var. Onların mutsuzluk nedeni ne? Mutsuzlar çünkü aile yok. Onlar acıdan yandılar. Gönülleri yandı. Hasret yaktı onları. Kaldılar öyle bir süre. Sonra dinlediler ve anladılar. Hatalarını görünce “nine dediler niye ağladın?, Gülsene”. “Geleceğiz sana de.” “Lütfen anlat beni” Onlardan biri durmakta olduğu masadan atlayıp öğretmene yaklaştı. Kadının kulağına bir şey fısıldadı. Sonra da kadını uzaktan seyretmeye başladı. Kadın ona baktı hafif bir tebessümle. Küçük adam onu yönettiğini düşünüyordu çünkü. Kadın ona bir ders vermek niyetindeydi. Tahtaya gerçek duygularıyla wemb bayrağını çizerken bir yandan da arkasındaki “ordu” nun yazdıklarına bakıp bakmadığını kontrol ediyordu. Tahtaya çizdiği krem fonlu wemb bayrağını masasına flama halinde koydu hızla ve tahta da ZipZap+ P yazılıydı. Zil Zal yazılıydı. Kadınlar artık koyu mavi üniformalı erledi. Öğretmen kadın elinde beliren koyu mavi tüfekle kalp biçiminde sıraya girmiş “tümen”in tepesindeki tencere kapağına benzeyen avizeye ateş etti ve o anda avize yerinden koptu ve düşmedi. Havada uçuyordu, wanen “ordusu artık hazır”. İçindeki sarışın bayan Jn öğretmene asker selamı verdi eliyle. “Orduyu kapladılar, şahane bir orduydu o. Mükemmel. Güller açtı onda. Nine onlasan.” Öğretmen dede imiş. Bana gülerek asker selamı verip arkadaki bir delikten geçip yok oldu Santa. J: “Zip Zapp göründü. Güller göründü. Hasret bitiyor. Hizalanıyoruz. Mutluluğa gidiyoruz. Hizanı koruyun. Mele_i ala hasret biterken mutluluğa götürür. Hasreti bitirdik. Güller açıyor. Mama mia. Hasret bitti. Ninenlesin. Hasretini bitirdik onun. Moamoa ma. Hasretlik. Gül gibisin. Gül açtın. Titanlı. Anne. Nina na. Mann mae mäo. Mämo ma mìma mò.”
Barışın bedeli olarak taraflar arası emanet takası yapılır. Her taraf, iki değerini emanete verir. Vanir üçlüsünden Njord ve oğlu Frey ile Æsir grubundan Mimir&Hoenir ikilisi seçilir. Karşılıklı verilir. Canlar, düşman bilinenlere gönderilir.
Njord, denizin ve rüzgarın efendisi sayılır. Sevilmedi. Evlatları oldu ama eşi onu hiç sevmedi. Yanına oğlunu verdiler ve emanet olarak karşı tarafa gönderildiler. Yüzünde bir ekşime. Oğlu babasını teskin ediyor. Kendisine zarar verilmeyeceğini bildiren Odin’e teslim oluyorlar. Kan bağı ile bağlandığı kişiler arkada kalıyor. Sevilmemenin acısını tadıyorlar. Gözden çıkarılmış olduklarını düşünüyorlar. Yaşanmış savaşın tekrarlanması halinde canlarından olacaklarını zannediyorlar. İçlerinde korku var. Düşman gördüklerine giderken, dost görülenlerin kendilerini nasıl feda ettiğini bakışlarda görüyorlar. Kibirlendikleri eski zamanları anımsıyorlar. Şimdi düştükleri duruma üzülüyorlar. Ezik adımları ile esarete gitmişler. Yüzleri ekşimiş, kalpleri eski dostlarına karşı öfke ile dolmuş. Yüceltilmiş oldukları halde aşağılanmış hissi ile gözleri sevgiden yoksun kalmış. Takas kararında seçildiklerini ilk öğrendiklerinde baba-oğul şiddetle karşı çıkmıştır. Kendilerini överek, takas edilmesi gerekenlerin başkaları olduğunu iddia ederler. Kin/öfke nöbetleri gelir. Ölüm korkusu ile sinerler. Kaçamayacaklarını bilirler. Ömürlerini adadıkları kişilerin ihanetine uğradıklarını düşünürler. Oysa ikisi, Vanir grubunun vazgeçilmezleriydi! Ne de çabuk feda edildiler.
Mimir ve Hoenir, takasa konu olduklarını öğrendiklerinde akibetlerini anlar. İç sancısı ile kadere boyun eğme arasında gönülleri gidip gelir. Mimir, bilgisi ile bilinir. Adımların atıldığında insanı nereye götüreceğini bilir. Kadere razı olma kararını verir. Öldürüleceğini bildiği halde, kendisini emanet gönderen karar sahiplerine öfkelenmez. Çünkü karar verenlerin sevgisini almıştır. Gözlerde açık açık görür, sevildiğini! Bu umudu olur. Geride bıraktıkları, sevdikleri ne varsa veda kuyruğuna girer. Sanki hiç geri dönmeyecekmiş gibi öpüşürler, sarılırlar. Kokular siner, birbirine karışır. Kendisine burun kıvıran eski dostların bile bu veda gününde onu uğurlaması ile duygulanır. Bilginin kaynağına bir şekilde geri döneceğini bilir. Mimir, kader arkadaşının elinden tutacaktır. Mimir kadar bilgili olmayan, bu yüzden kafası karışmış Hoenir üzgündür. Gidiyor olmaktan ziyade önceden savaş meydanlarında ölmüş olmayı diler. Gerçekleşmeyecek düşler kurduğuna pişman olur. Teskin edici Mimir olmasaydı, gönüllü emanet olmaktan vazgeçecekti. Mimir ona öldürüleceğini hiç anlatmadı. Sadece ilkesi uğruna canından olanların gideceği yeri anlattı. Hoenir, işin sonuna sevindi. Ama sona ulaşmak için gereken fedakarlığın ne olduğunu unuttu. Duygu tanrısı Hoenir! İçli yüce! Gözyaşlarını içe döken. Şimdiye kadar kimsenin gönlünü kırmadığı halde seçilmiş olduğuna üzülmesini yadırgamayın. Sevildiği halde sevenlerinden uzak kalma üzüntüsü. Giderken, geri dönüp dönmemeyi düşünmedi bile. Sevgiden yoksuz, duygusuz bir kalabalığın içinde yaşayacak olmanın acısıydı onun ki.
(Çanlar kimin için çalıyor? Çanlar bizim için çaldı. Gidelim aşka. Nineylen. Gülerek. Nine annelik ettin gülerek. Ellerin ne güzel. Annelik et. Ninelik et. Annelik et. Memelik et. Gülerek et. Mamalık et. Gülerek et. Titan kanøn panan tuva páp kimo mám fun nìn túw ma fúf pί mäm tún pίn túwa mána túw mem tina turner nine o seninle, onun acısı da senle. Acı çekti. Gülmedi yüzler. Hasretle bakan yüz. Gözler aynı göz. Duyan görür. Gel Allah’ a gel. Nine ol yine. Gülerek. Gülerek gel. Gel Ællah’ a. Severek. Gülerek gel. Duygulu ol. Bebeğin içinde. Mamalı. Görüyoruz seni. Sevdayla isteyen. Diğerlerine gittik ve attık seni oradan. Gülerek hasret giderin. Melamilik. Dualılar için fazla gülün. Dualılara gülün. Duyun her şeyi. Malayi. Koyu koyu gözlü Turanlı. Aşka gelen sendin. Hissar. Hỷslin. Dindin. Milimo. Fino. Mimo. Maw. Pίna Pëna Tïna Fïna. Mâna. Kûna Mâma Hïma Pâma Fânâ Mίmî mâmä Mē Tinä näί Tútä Fēy Mïma Mën Tïma Mëmê Tìy Tût tïv Mïla Fïla Kûla Pëla Fïma Mîm Mām Mīm Kīm Tū Pēn Nīn Foe Fìn Mìna Manò Pìno Pâno Tonô Tίno Mimò Kâmow Pēmo Pīmo Pίna Tōnow Tίnalı Nine Gül. Gözlerin açık, bak. Tevildin. Gülecek sevinçlen. Seni seviyoruz. Gülerek yaşa. Aşkı hisset. Bebeğin o senin, meleğin. Gül ona. Annelik et. Gülerek. Ninelik et. Tίta Hætæ Nûnan Mino.  Panama gölü kıyısında acıya hasret küçük kız bekledik geldik güldük titredik sevdik içtik hasretlen gül meleklerle öl gülerek mele-i gil ail nine ilken ne susak sevgili hasret duyanlar annelik et. Duyarlıca. Falcâl kül finay mîm pîma kômo pîm kîm mama nin hatô pίnô mâno mîno mino kù kίmo kamô pimô tinô pae fâna Mâna Mîna Hûna Pêna Mëna Minö Nüna Mëna Küna Këna Pίm Mâna Nûna Fëna Pün Cube Fίfa Tëta Kül Hu Männ Minö Nûnû Fìnò Pin Tút Mίn Mίy Feal Nūn Phān Pēna Mīl Mēl Zule Hίll Mêna Fêna Pîla Tomak Tîmak Tâno Fīno Mâno Mίno Mēno Pίno Tóne Mēno Tomak+ Phen Tren gibili tίl tûna Fίnnó Tίnò MÀno Tίyò Pènó fén fénō phenî ninâ ma’nī tune fān tīnå mĕnòw mìnål pe˚nol mĕnol pı˚no tı˚no mánó finó phénóe máno pìn nùnu mēnòl Mēnn Pīno Pēno Pênol Tîto Tītol Mēnol Mêwol mînol Pêna Pîma Pōnô Nίnô Pίnô Fēnō Peyno Tino Fônō nīnōw Tīna pônō nīnōl tîna kül pēma pīn tît pīl tīn thule cıll vîna đune thule mēnā mīna thone meno thuz zune kēnn đūra emō tīna mānot pîno chun pēn hīna đūne đūnỳa pheno mìno chunn mìnn mìnna meno pû féno küno veno pίno çίm wann mann tûnn hénn hénna lίn chίma pίt pίta cóto méno túna zinn hίnne mána túre tétan meléná tίran shuna mēno pîto pērno peto kōno mίnto thinn zip tone menō pernö şişì çinçỳ chūn mēnol şinçi charlize+berg toran target petonia choton plane torna filaί chenai cheng pītan torron pîta toran torrun pētune tίntu hâto chippē minōl mēlo pίtor pett chίn hēna tōrn awar pita Gör acılardan sıyrılış. Gözler açılsın. Sevgi kazandı. Dünyadır acıdan kurtulan. Mutluluğu hayırla koru. Sevgini at düşlere. Sev acıdan güleni. Sev sınırsız seveni. Mutlu ol O’na. Mutlu ol Allah’ına. O seninle. Dikkatle yaz. Dikkatini iyi ver. İçine düşme acının. Melami. Gül artık. Minik minik sev. Hücreni gör. Acı getiren. Oradaydın. Seni üzemeyiz. Sen acı çektin. Gülmedin hiç. Bil bunu. Hisset acıyı. Annelik et. Bir kez daha. Mama gül. Geri gidecek. Bil. Duyar bunu. İçi acı. Gör onun acısını. Bil. Nasıl yaptın? Nasıl kıydın? Kimdin sen? Hasret dolu biri. Bilemedin acıyı, göremedin. Bildin sonra bil. Acı içinde kıvrandın. Duy onun acısını şimdi. Ne hissetti bak. Gör şimdi ne yaptığını. Ne olduğunu, bil. Tua hayat buldu. Dirilttik onu. Ninesin sen. Gül. Mίla māla tîntû pîca kônoe fîlô çinô monôe çinâ tôrn over kînôe mônôe tûrn oỳar nìnanù fìnò pìtô mavell tīna pîna pena  pîna  pēta pīrna tīna tuī peto piç çun chinna kimma mēmo mīto tērno mίto mitos petōr  hūnne menōw milō helō tūrna mēloge tίnne pêto pêlo nûnae meỳo pénto pίle ch˚ın nônö fïla tüna tünal kenno pëttö chïchö mënnoe pïll mäta künn mïta thune tüne ˚zipä mënö fïnö chïmä përnō tūnnë chënnö pëpoë nïnoë khunn pïtör chïmā mānoē pïnā pönō zïp pïll zune cōrne (n nin üstünde iki nokta var.) minë phile mỳ túrn owár zilhicce ayı doğruları getiriyor. Hatırlat kendine. Doğrular geliyor. Mίray Pentagram Atalίğ Teenağ pin kúr m˚ena mίlo fίnô chu ato atol atov pίt mίnô pèlo tίr mâto mîlô hettô méttô tίma tίla k˚ove mỄto t˚ına mäto tōnë pίtä pôrñ(aslı düz çizgili n) mίnä fēnnä mûrä tïtä kövñ tũññāñā felō fîlô mör fēr(r harfinin üzerinde ˜ var.) H˚ınô mâtö pît mâtô fîlö mêlö kôlñ hīmaỳa kîmâ kīwā mēlow tunaỳar fîno mîlo mēlow fîn pôloe mίnoræ fînõ mãnõ mĩlõ fem(e ve m ’nin üstünde ˜ işareti) Peńä (p ve e de inceltme işareti) Nunâ (N de inceltme n de iki nokta) Mäna Mîna Hïma Tûnä Zena (Z nin üstünde düz paralel çizgi var) ñinâ (n de iki nokta) pïtâ pëtôn milâ mēlō thule tòne pimâ (i nin üstünde iki nokta üst üste ve m de ise ΄ işareti var.) cilá konnon pίll nί fίy cónâ mίlâ purnâ kúna méloñ zâmpapẁe klonÀ pÀlm mêlá (m harfinde sola l harfinde sağa yukarı çizgi işareti var.) Finx ture péll túta mêlá coconút (t de sağa yukarı çizgi) x p (p de sağa yukarı çizgi) coná˚n titan ma’nî mânô   
Barışın gelip geçeceği bilindiği halde işaret olarak “Kvasir” yaratılır. Mutlu bir dünya için kurban edilir. Akan kanı, tanrı sayılanların önüne gelir. İçenleri sarhoş eder, ilham verir. İki taraf, yatışan savaş bulutlarını savdıklarını düşünür. Bilenler bildiklerini gizler. Akibeti görenler susarlar.
Mimir ve Hoenir, emanette oldukları tarafın yersiz hışmına uğrar. Ölüme yaklaştıkları anda içlerinde bir heyecan uyanır. Hiç bilmedikler ve öğrendiklerinde geriye dönüp anlatamayacakları ölüme/ölümsüzlüğe kavuşacaklardı. Vanir grubu emanete ihanet eder. Vanir, özellikle Mimir’i hiç sevmez. Bilgece verdiği vaazlardan korkar. Tesirini yok etmek ister. Gövdeler başsız kalır! Mimir, bildiği sona cesaretiyle hazırdır. Ama Hoenir ilk kez gözyaşlarını içte tutamaz. (İlk kesilen baş Mimir’e aittir.) Damlayan gözyaşı zemine ulaştığında küçük bir sarsıntı olur. Barış döneminin bittiğini bildiren sarsıntı ile taraflar yeniden ölmeye/öldürmeye başlarlar. Vahşice öldürülen Mimir, başı gövdesinden ayrı olduğu halde diriliğini korur. Muhafaza altında olan başına dönme ve konuşma yetkisi olur. Hoenir ölüme yenilmiştir. Gözden yiter. Sevildiği kişilerin anılarında yaşar. O kişilerin savaş meydanlarında can vermeleri ile anımsanmayacak uzak geçmişe gömülür. Beklenen güne kadar, yalnızlığa kapılır.   
Odin! Odin kim? Odin nasıl biri? Bunu bil.
(Gülen aşkla yaz. Gülerek yaz, Melami. Gülerek yazın. Gözler ışıldarsa iyi. Melamiler. Gülün. Gülecek her yüz, bilin. Belamiler. Gülün. Gözleriniz iyi olsun. Severek bakın hep. Titanlılar. Aileler ve dualar. Melamiler. Gülün. Görün gözlerinizi. Açıları hissedin. Nineler. Gülün. Babaları da görün. Barnâbal, gίray, final yok artık sana. Eziyet de yok. Pîlar, Tônar, Pînna, Phînna, eziyet yok. Mānā mô, Tinâ fìn pân Tôn çìn Melami dualısın sevensin sen. Üzüldüğün gibi değil. Tomak sensin. Üzüldün sen. Sevilmediğini düşünme. Melamiler ağlar. Mutlu olmalısın. Hasta değil. Mutlusun sen. Gül artık hadi. Gül sevdiğine. Sevmelisin artık. Annelik etmelisin sen. Anne çok ağladın sen. Çok ağlayan üzülmez bir daha hiç. Sen güleceksin. Acıların dinecek. Melek olunca gülecek yüzün. Seveceksin annem. Gülecek yüzün gene. Gileceksin sevgine. Annelik edeceksin bana. Melamilik edeceksin. Ciğerden öpeceksin onu. Güleceksin yüzüne sevimli sevimli. O da sana gülecek hep. Melamiler. Gülün hep. Dide ll kellā pînar pânor pîma pûn melân pinâ pôn mâno mîn mēno môn tǔñ menǒt tinôr mǎnor kǎnton tintâ tûtăn mânā mō mînō pēnō pīn tîn mêno mî fîn tüne têno tû tûtan nû mâno kôno çû fānô nûn mēlo tîn tûn mân tǔa mĕnǒt tĬna mănôl sevgi var sende. Diğerlerinden değil. Ailen onlar. Şehidler aile. Birbir aile gül gül gül nine ol hep gözlerin ışıldasın sıcakcak ninelik et nenelik didaktiklik dadalık gelenlik gelinlik dualık dedelik sana gel tatalık dadalık dualık fanlık ninelik lalalık hatalık tanalık fanolık konalık malalık nanalık kinoluk fanoluk pinoluk zuzuluk vuvuluk kinoluk fanoluk memelik fenelik zizilik şişilik titilik kokoluk vuvuluk nunuluk şijilik zuzuluk kenoluk mamalık mimilik kunukluk totoluk çuçuluk kukuluk konoluk vinoluk çunuluk menoluk nunuluk kikilik tunuluk)
Mimir’in kesik başını kurtarır. Onun diri olduğunu bilir. Bilgelik suyu ile dolu kuyuya kesik başı alır. Bilginin kaynağını, bilmesi tehlikeli olan azapgörücü gözlerden uzak tutar. Odin, yalnız başına gittiği kaynaktan, Mimir’in başını kullanarak yeni bilgiler alır.   
Odin, oğul sahibidir. “Balder”, bunlardan biri. Muzaffer ve yakışıklı. “Loki” adındaki devin kıskandığı. Bilgi, sevgi ve en önemlisi akıl sahibi. Cennet denilen mekanda “Glitnir” adı verilen bir bölgenin koruma görevini almış. Adaleti sağlar. Anlaşmazlıkları çözer. İşini bilir. Tarafları uzlaştırmada bilinmedik yolları kullanır. Kızgınlıkları dindirir, öfkeyi susturur. Böylece barış sağlar, insanların arasında. Cesur ve atılgan. Diğerlerinin içinde bulunmaktan çekindiği meydanlara girer. Ölüm olasılığını unutur ve son çare olarak kılıcını kullanır. Kılıcı barış sağlamak için kınından çıkar. Kibirle davranan karşısında sertlik yanlısıdır. Yüzündeki ifade masumdur. Kızgınlık ve umursamazlık görünmez o yüzde. Kararlı bakışları ile ikna ettiği anlamazların bağrışlarını dindirir. Aklını kullanır. Kelimeleri anlam doludur. En olmadık insan dinler, kulak verdiği için uyum sağlar söylenenlere. Mitolojik kayıtlara konu olduğunda 26-34 yaşlarını yaşamaktadır. Üzerinde özel kostümü ile yola çıkar. Onu düzensiz kıyafeti, kirlenmiş saçları ile göremezsin. (Kostümü: Lacivert renk ve mor renklerin hakim olduğu şovalye giysisi, arkada pelerin koyu lacivert ve ayaklarında koyu lacivert deri çizme. Saçları; siyah, dolgun, kısa ve dalgalı.)
Æsir tarafında, evlatlık alınmış (devşirilmiş) bir dev vardır: “Loki”, Odin ile dost olur. Odin bu dostluğu karşılıksız sevgiye dayandırır. Sevilme ihtiyacı olana sevgisini verir. Loki’nin kıskançlığın, kavgacı ruhunu biliyordu. Odin, kendine yakın tutarak kıskançlığı dindirdi. Odin, kavgacı ruhunu uzlaşmacı tutumu ile dindirdi. Ona hep söz hakkı verdi. Dilediğini konuşabilir oldu böylece.
Loki, devler diyarından olduğu halde dev gibi görülmez. Bir devin oğlu olduğunu bilir. İnsanca davranarak yakınlık kurar. Bir görev verildiğinde sadakatle yola çıkar. İşini bitirmek ve gururla geri dönmek ister. Kendisini koruyan ve kollayan tanrıların yanında yaşama ayrıcalığı ile çok mutludur. Yüzünde gülümse bu yüzden! Seçilmiş olduğunu düşünür ve yanlışlardan uzak durmak için sürekli Odin’e kulak verir. Odin için canını ortaya koyacak kadar ona sevdalıdır. Zeminde kendine başka bir gerçek dost bulamamıştır. İstemeden yaptığı hatalar affedilir. Kasıtlı olmadığını kendisi de öğrenir. Tanrıların çözmekte zorlandığı kimi sorunları aklı ile bitirir. Böylece saygınlık kazanır. Saygınlık kazanmayı sever. Gözlerdeki bakışlarda sevilmek hoşuna gider. Kontrolsüz davranışlarını yumuşatmaya çalışır. Hatalarını önce kendisi görmek ister. Bilge Odin, bu konuda ona ipucu vermiştir. Cebinde kimsenin görmediği bir ayna taşır. Hata yaptığını düşündüğünde hemen aynada gözlerine bakar. Gözlerde okuduğunu yorumlar. Affedilmek için samimi olarak yalvarır. En dayanamadığı özelliğine (_kıskançlık_) yenilir. Dostu saydığı Odin’in oğlunu sevmez. Kendisinden daha çok sevilen Balder’e karşı kıskançlığı sürekli artar. Artık kendini tutamaz olur. Aynasına bakmayı bırakır. Hatalarını kontrol edemez olur. Affedilişlerinden sonra derin bir pişmanlık duymayı unutur. İlk fırsatta kıskandığı Balder‘i uzaklaştırmak ister. Onu öldürmeyi hiç düşünmemiştir. Düşünmediğini, ne olduğunu anlamadan yapmaya yönelir. Odin’i (en sevdiğini, kendisini en çok seveni) üzeceğini unutur. Odin’in üzülmesi ve Odin’in gözlerinde kayboluşunu gördüğünde gidecektir. Bütün olanlardan kendini sorumlu tutmaz. Ayna kırılmıştır. Ayna yerinde değildir. Kırık aynasını bulamaz. Uzaklarda kaldığı günlerde, hayatının geri kalan döneminde kötülüklere uzanacaktır. “Ne oldum ben?” diyerek öldüğünde, onu cennet mekanını koruyan bir kapı nöbetçisi ile vuruşurken göreceksiniz!    

Balder, tadacağı ölümü rüyasında görür. İçi gider. Anne Frigg, teskin eder: akan suyu, yükselen ateşi, açıkta ve gizlenmiş elementleri, uçabilen kuşları, yutabilen canavarları, ezebilen taşları, içine alabilen toprağı uyarır! Evladına zarar vermeyeceklerine yemin ettirir. Balder, ölümü yendiğini düşünür. Sevinç duyar.

Æsir üçlüsü, onu aralarına alır, mutluluk yaşanır. Denenir: ok saplanmaz, taş yarmaz, su boğmaz, ateş yakmaz, zehir işlemez, pençe diş geçirmez, canavar uysallaşır, yer sarsılmaz. Eğlenceye dönüşür, yemin edenlerin sözlerinde durması. Balder, sadakat sınavından geçecektir. (Sınanmalı!) Ölümü yendiğini düşüncektir. Mutluluğu, cesaretiyle birleşir. Tehlikeyi umursamaz olur.
Loki evlat alınmıştı, Æsir üçlüsünden Odin’e dost olmuştu. İhanet edeceğini bilmeden düşüncesi belirdi. Gözleri ile baktı Balder’e. Bakışlarında sevgi yoktu. Masum görülen kıskançlığı kontrolden çıkmıştı. Kan kokusu almış vahşilere yakışan hareketleriyle eğlence yerinden dışarı çıktı. Odin! Biliyordu. Bildiğini, diğer eğlence meraklıları unuttu. Sormayı akıl edemediler. Akıl sahibi Balder bile sevincine yenildi, eğlenceye alet oldu. Kıyafetleri üzerinde ayakta durmakta ve ısrarla yeni eğlence aletlerini istemekteydi.(Ölümle oyun!) Farklı nesneler vücuduna atılır. Zarar veremeyen nesnelerle, verilen nimete karşı sadakatsizlik doğar. Balder davranışının bedelini ödeyecektir.    
Loki, dışarıda plan yapar. Artık yüzü kararmıştır. Aynasından mahrum olmasaydı yine bağışlanacak ve sevilecekti. Geri dönemeyceği adımı attı: Kadın kılığına girdi! Bu ne cüret?! Yeniden eğlence mekanına girdi. Frigg, yanında oturan kadını dikkatle süzecek durumda değildi. Anlamsız eğlenceye gözleri ile katılıyor ve atışları izliyordu. Loki, kadın kılığı ile sesi ile sordu. Frigg, dilini çözdü. Olanları anlattığında, ağzından fazla bilgi çıkmıştı. (Kader ağacını anımsadınız mı?) Rüyayı, ölümü, yemini ve yemin dışı kalan tek nesneyi söyler, Frigg!
 “Ökse otu” yemin dışı kalmıştır. Loki bu bilgiyi almıştır. Yerinde duramaz. Eğlence meraklılarına ökse otunu sunar. Artık geriye çekilecek ve düşündüğünün gerçekleşmesini izleyecektir. Kıskandığının ölümünü görme zevki ile göz rengi kırmızıya kaymıştır. Kör sayılan “Hoder”, uzatılan ökse otundan yapılma bir oku eliyle alır. Bolder’e atmaya isteğiyle alır.
Hoder, Odin’in evlatlarından biridir. Kendi kardeşini ölüm oyununda izlerken, eğlenceye kanmıştır. Loki onu kandırmıştır. Kış aylarının hakimi Hoder, gözleri ile uzağı göremez. Kulakları ile görür. Kar fırtınaları dindiğinde, uzağı görme aşkı yüzünden kör olmuştur. Ökse otundan yapılmış oku, yayına iliştirir. Böylece “Balder eğlencesi”ne katılma hakkı kazanır. Ökse otuyla yapılmış bu ok, meydana getirilir. Balder ona sevgi ile bakar. Hoder, sevgi ile bakacak gözlere sahip olsaydı elindeki yayı bırakır ve bu oyundan vazgeçerdi. Hoder, yayına oku alır. Balder öncekilerden farklı bir ok olduğunu hisseder. Ona oku nereden aldığını sormak ister. Sonra sessizliğe bürünür. Gördüğü rüyasını anımsar. Rüyasındaki ölüm şekli ile bu görüntünün örtüşdüğünü anlar. Cesaretinden ödün vermek istemez. Yerinden kıpırdamayacaktır. Okun kendisine saplanacağını bildiği halde kadere razı gelecektir. (Odin‘in öğrettiği gibi) Hoder, kardeşini hedef alır. İzleyiciler yüzlerinde yeni bir gülümseme için bekler. Ölümden kaygı duyan tek kişi Balder olur. Hoder ok atışı sonrasında takdir edilişini düşünür. Zira kör gözleri hedefi bulacaktır. (İnsan, kardeşinin ölmeyeceğini bilse bile kalbinden vurmaz.) Balder’in son bakışlarındaki endişeyi kimse göremez. Bakışlar, Hoder’de ve yayındadır. Yayı gerdikçe, heyecanı artar. Düşüncesinde ’okun neden saplanamadığı’ vardır. Bunu engelleyen yeminin gücünü merak eder. Hoder, Balder’i düşünmez! Balder o anda Hoder’i düşünmektedir. Ölümünün kardeş eliyle olacağını artık bilmektedir. Ok kendisine yöneldiğinde gözlerini kapatmaz. Son bakışını annesine yöneltecektir!    

Ok hedefini bulduğunda tanrı sayılanlar şaşırır:
Balder ölmüştür!

Ne olduğunu anlamaz önce. Kan akar. Balder yere düşer. Artık sevgi ile bakamaz. Gözleri açık kalır. Odin’in bir oğlu gelir. Ölüp ölmediğine bakar. Öldüğünü anlar. Açık gözleri sağ eliyle kapatır. Hiç düşünmeden Hoder’i hedef alır. Kasıtla öldürmediği halde suçlu bulunur. İntikamı alınmıştır: tek ok atışıyla Hoder kalbinden vurulur. Balder sağ olsaydı onu görmeyen gözlerinden vururdu. Üstelik bu vuruş için okunu kullanmazdı.
Balder, kurtulduğunu zannettiği ölümü yaşar. Yaşadığı acı verir. Onu bekleyen son, korkunç bulunur. Hiçbir insan buna tahammül edemez. O, savaşçı değildir. Ölümü bir eğlencede tatmıştır! (Yazık!) Savaşta dövüşerek ölemediğinden kahraman sayılmamış. İşaretini alamamış. Kahraman mekanı “Valhalla” ona uzak kılınmış.

İçAktarım
VALHALLA

Kahramanlıklarıyla ölen savaşçıların bir araya getirildikleri yerdir. Tahminlerin ötesinde, anlaşılması güç bir cennet ortamıdır. İyilik sahibi olmanızla ulaşamayacağınız Valhalla, özel bir amaç için var edilmiştir. Ragnarok savaşını bekler. Seçilmişlerin ve tanrı sayılanların evi içinde gizlenmiştir. Büyük savaşta yola çıktıkları yer burasıdır. Devlere karşı yapılması kehanet edilmiş bir savaş, henüz ölümü tatmamış dünya insanlarından çok can alacak bir savaş, Valhalla mekanından inenlerin yardımı ile zorlukla kazanılacak bir savaş. Ragnarok öncesinde, kahraman sayılan savaşçılar kapı önüne getirilir. Kapı, gizli yerinde, belirlenmemiş bir gedik içinde. Bineklerin geçmesi için uygun halde. Kapı, ???? (Kapı ne? Doğrularla mı, iyilerle misin?)

Balder’in gitmesi takdir edilmiş yeri: Hel! (Cehennemin derin vadilerinde kaybolacak!) Kaybolmaktan kurtulması için iki şart vardır. İlki “Odin İzni”. İkincisi,  yaşama tutunmuş ve yaşamını aşmış bütün dirilerin “GözYaşı”. Bu kadar zordur, kurtuluş. Aksi; bir daha çıkılamayacak karanlıklarda unutulmaya mahkum olmak.               
Æsir üçlüsü, intikam duygusuna kapılır. Ama yapamazlar. Kutsanmış mekanda bulunanların intikam duygusunu kullanma hakları alınmıştır. Odin izni ve gözyaşı kehanetinin gerçekleşmesi için harekete geçerler. Dünya yüzeyine elçiler gönderilir. Yaşamakta olan bütün canlılara gözyaşı emri verilir. Emir, kabul edilir. Ölüme neden olmuş Loki kılık değiştirmiş hali ile Devler kraliçesi “Thokk” kimliğini alır. Emre itaat etmez. Gözyaşı dökmeme kararı alır. Balder, ölü kalır. “Hringhorni” kayığında yakılır. Loki, kıskandığı Balder’in acı çeker ölmesine sevinir. Hoder’i kandırdığına sevinir. Artık sevilmediğini anlamamıştır. Üçlü, Loki’yi gerçek kimliği ile fark edecek, şeytani oyun sahibini zincirleyecektir. (Odin, Loki’nin bu zincirlerden kurtulacağını ve yeniden başa bela olacağını bilir. Ragnarok savaşında karşı saflara geçeceğini ve kayıpları arttıracağını bilir. Kader ağacını da bilir.) 
Tanrılar “hain” sayılan Loki’yi yakalar. Götürdükleri yerde bir yılan vardır. Akıttığı zehir damlalarının altında zincirlenir. Loki’nin eşi Siguna acır! Zehirli damlaların eşinin yüzüne ulaşmasını bir kap ile engeller. Dolan kabı boşaltmak isterken, yeni zehir damlaları ile Loki’nin canı yanmıştır. Loki artık sevilmez. Sevildiği gözlerden men edilmiştir. Kaybettiğini anlar. Kendi hatasına yenik düştüğünü anlar. İçinde öfke ve kin patlaması olur. Haykırır. Zehir damlası yüzünü yakar. Acısını dışa vurur. Ses dalgalarından yakın çevrede sarsıcı bir deprem olur. Böylece yüzüne aldığı her zehir damlasında haykırışı yenilenir. Nefreti giderek artar. Eski mutluluğu yoktur yüzünde. Yeni Loki, kabuk değiştirir. Yılan gibi olur. Yüzüne düşen zehiri sanki içine akıtır ve bir gün kusmak için plan yapar. Şeytani planların içinde kaybolur. Hırsı ile yerinde duramaz. Bir gün gelip kurtulduğunda kime ne yapacağını detayları ile düşünür. Kötülüğün hakim olacağı bir dünya için yaşayacağına yemin eder. Loki’nin içindeki sevgi ölmüştür. Sevilmeyi bile sevmez olmuştur. Ragnarok savaşına kadar esarette kalacağı yerde böylece yaşamaya devam eder. Kabahatini unutmuş ve tanrılara kafa tutmuştur. Düşüncesindeki kötülükleri yapmak için şeytanlaşmışlarla işbirliği yapmayı kafasına koymuştur. (Loki. Doğrulardan uzak. Ağlamak/Gözyaşıdökmek ne demek? Bunun değerini bilmekten uzak.)
Tüm şeytanların, şeytanlaşmış insanların, ateş saçan canavarların, isyan etmiş devlerin, tanrı sayılanlara karşı birleşeceği ve kan dökeceği büyük savaş, Ragnarok! Kötülerin saldırısına işaret; Loki’nin esaretinden kurtuluşu sayılmış. Kehanet edilmiş günde zincirler kırılacaktır.
(Dualar geliyordu Odin’e. Sevilmeyen sevmeyen herkes bir arada. Nefretin tohumları atıldı. Acı bir kaderle/kederle beraber Nuh tufanıydı. Eller güzel eller iyi acılar geçti. Tuana geliyor. Dertler bitiyor artık. Tuana sana ait. Gül artık. Tuana gül.)
Dünyayı yok edecek Ragranork savaşından dolaylı olarak Loki’nin oğlu “Kurt Fenrir” sorumlu olacaktır. Tanrılar bunu öğrendiklerinde harekete geçerler. Fenrir yakalanacak ve esarete alınacaktır. Zaman tanrıçaları, üç adım öteden aldıkları bilgi ile (yaşanmışlık) Odin’i uyarır. Bilgi sahibi Odin, günü gelince Fenrir tarafından yutulacağını anlar. Katili önceden ölderemezler. (Altın kural: İyi ile iyi görünenin farkı kurallarında saklıdır.) Kaderinden kaçamayacağını bilen Odin, diğer tanrıların çabalarını sessizce izler.     
Büyük savaş: Ragnarok! Üçlüden Odin, kurt Fenrir eliyle öldürülecektir. Fenrir, Loki’nin oğludur. Gerçekleri göremez. Odin’in katili olacağı önceden bilindiğinden kaderin önüne geçmeye çalışanlar tarafından zincirlenmek istenir. Engelleme amaçlı esaret için önce yakalanması gerekecektir. Savaş tanrısı Tyr, sağ elini bu uğurda feda eder.
Elinin nasıl koptuğunu yaz! (Tyr nasıldır? O nasıl aldı elini. Gelen topu nasıl tuttu tyr. Salsalı nasıl alalı. Nalall zilâ, mamasını nasıl yedi kötü Tyr. Nasıl yer kötülüğü Pilar? Kötülük nedir? Neden ezer insanı? Acıtır hep? Acıtmak neden? Gülmeli Allah için herkes. Gülenler kazanır. Diyarlarında duyarlılar hep. Sevilmelisin sen. Bil lütfen. Kinayeli değiliz. Hiç acıtmayız. Onlar gidecekler. Hatalılar gidecek ve gelin gelecek. Tikato tîn minol mano min pal tinôr kinox mina tίn tôn minôl veşek kimono vίl tônal tén mèlô mîlo féno tίn tén mèn tù mén mêt tût mēlo), (kim feda eder, kimin fedası, kötü kötüye feda eder. Kendi işini yaptırana dek. Bunu bilin. Doğru söz bu? Kimse kimseye feda etmez hayatını, sevmeyi bilmeyenler feda edemez. )
(Tyr, savaşın oluşmasına neden olan ilk insan! Birikim olarak yanlış şeyler yapan. Kabilvari. Kötülüğü yayan ilk insan. Sevimsiz yaşamayı seven tek insan. Sevgiyi sevmeyen tek insan. Yapamayacağı şeyleri biliyor. Yaşamına yön veremiyor artık. Kötülüğü yüzünden sağ eli kopuyor. Kötü olduğunun farkında olduğu içinde zaten yanlışlarını tekrarlamaktan çekinmiyor. Hiçbir zaman kendinden vermek istemiyor. İnanılmaz derecede içi kötü biri insan. Nefretin içinde kavrulan biri. Sevmek için yaşamıyor artık. Nefretle yaşayan tek insan. Tyr, Æsir’i yok edecek! Güçlünün yok oluşuna şahit olacak! Elindekinin kıymetini bilen yaratık o. Æsir’in ölümünden sorumlu tutulacak! Ve ölüm onunda peşini bırakmayacak. Ragnarok savaşının sonunu görecek. Ölümle cebelleştiği anları yaşayacak.)
Fenrir, “Gleipher” adındaki sihirli zincirle cezalandırılır, daha katil olmadan. Kalın zincirleri kolayca kıran, zincirlenemeyen kurt Fenrir, küçümsediği basit bir zincire yenilir. Zincir gibi görünmeyen zincirin büyülü olduğunu düşünür. Korktuğu başına gelir.
Zincir kırma oyununda kandırıldığını anlamayacaktır. Üç adım ötesini önceden görenlerin gözünde Odin’i çoktan öldürmüş olan Fenrir, katil sıfatını aldığını henüz bilmiyor. Zincir kırma oyununda başarılı oldukça seviniyor. Artık usandığı oyundan vazgeçmek üzere iken, ortaya küçümsenecek kadar basit bir zincir geliyor. Tyr’nın sağ elini ağzının içine sokması/güvencesi ile son kez zincirlenmeyi kabul ediyor. Tyr emanetine verilmiş özel zinciri sıkıca tutuyor. Gözünde büyüttüğü zinciri kücümseyen Fenrir! Zincirlenmeyi böyle kabul ediyor. Kendini özellikle zincirletiyor. Takılan zincir, diğerleri gibi paslı ve kirli değil. Tertemiz. Passız. Net. Işıldıyor, ışık vurduğunda. Zincir özel bir türün elinden çıkmış. (Cüceler, insanların bilmediği bir yöntemle zincir yapar.) Zincir gibi görünmemesi için yapımında temiz eller kullanılmış. Zinciri oluşturan her parça pırlanta kadar değerli görülmüş, yapan gözlerde. (Zincirin hammaddesi basit taş! Ancak özel işlemden geçirilmiş bir taş. O kadar basit ki kesinlikle kırılamıyor. Kilidin anahtarı da bu özellikte. Saydamlaşmış taştan zincir, demirden zincire böyle üstün gelir.) Gleipher ile zincirlenen Fenrir, zincirini kıramaz, tuzağa düştüğünü anlar ve güvencesini ısırır/koparır. Tyr, acıyı alır. (Neden dişlenir o neden? Tyr’ in zinciri çok özel. O özel zincirle yakaladı onu. Kolu kopan tyr dudaklarını birleştirdi. Neden koptuğunu anlarsın. Acıya bağıra bağıra gitti. Gülünç duruma düştü. Gülmekle yetindiler hepsi. Acı çekmeyi hissetti. Tyr hassas, acı çekmeyi sevdi. Tyr’ i öldüren acı, onu hisseden birine gitti, Galadriel’e. O kız çok istedi onu. Hislerine tutuldu. Hisleri acı çeken kişiden geldi. Merhamet dilendiler ikisi de. Hisler fazla. Merhametliler onu acıtıp gönderdi. Nine olmayı dileyen kız, Galadriel acıyı hissetmek ister. Zor görünür ona her şey. Birden akıllanır. Neden acı çektiğini anlatır. Gülmemiştir yüzü hiç. Bilmez mutluluğu. Acı çekene yardım ister. Acıları dindirir. Hassas Tyr onun hislerini anlar, ona yalvarır. Git buradan der. Hassas kız onu istemediğini bilir. Bilgili bir kızdır. Duyarlı olduğunu açıklar. Diğerleri gibi olmadığı için sever. Ama Tyr kötüdür. Tyr bunu bilmez. Algısı zayıfladı birden onun. Neden ona baktığını anlar. Kızı acıtmak ister. Gözleri yaşarır bir anda. Ağlayan kızı anlatır. Direkt acıtır onu. Hislerini yakar onun. Dilekleri birbir gerçek olur. Hastadır o. Milenyumda gelir. Dikkatini atar. Hedefini azlar. Duyarlılık gelir. Merhamet esiridir. Merhamete döner. Gülerek ağlar. Savaşmaz. Güler hep. Didaktik ol. Ninelik yap. Tyr onu bilmedi. Dalga geçenlerden üstün ama biliyorsun o nedir. Bir kere daha sordum. Nine o seni üzdü. Seni üzen kimseye yanlaşlar gelir. Sevilmeyi isteyen kişiyle evlen. Duasızla değil. Tyr acısız bir şekilde hayata son verir. Kisvesi gezlidir. Dikkatsizdir o. Hatalarını öder. Kolu kopan biri o. Hatalarını öder. Tyr sıkıntılı, çok acı çektirdin der. Bir daha gelirim derse acı var. Tutamadı alından, göremedi seni. Hacı değil o. Dikkatlisin sen. Tyr acıyla yanar. Bir daha gelemez. Sıkıntılarını gördün mü? Sıkıntı nedir? “O duanın gücü.” O duanın gücüdür. Dualı kişi güler, ağlatmaz. Sever. Meler gerekli şekilde. Anne der, mama der, mima der. Kûkû der. Hîna der. Anne der. Meme der. Kipa der. Papa der. Tûta der. Aylarca seni ararım. Mama derim. Gülmen gerekli. Gül de hatırla nasıl sevdiğini. Gül de anımsa ona olanı. O delice sevdi seni. Gülmen için her türlü şeyi yaptı. Gülmeni istiyor Allah. Sana tutunmalı. Ona ait olduğunu bil. Görmelisin Allah’ı. Ona aşık gibi sevdin. Bebek gibiydin. Anne oldun sen. Sev Allah’ı. Nine O’nu sev. Sevmek özel. Gülmek de. Gülerken ağla. Gülerek ağla. Mele. Mele ol. Mele ol. Mele olmak lazım. Duş al hep. Dişlerini sık. Sana açığız. Sakın aldanma zalime. Onun içi dışı kötü. Hasta hem nasıl. Zalimler hastalar. Zalimlere gülme. Onlar seni üzerler. Seni üzmelerine izin verme. Anne olman lazım. Kötü günler geçecek. Melek olacak yeniden. Susman lazım acıdan. Hastalığın geçti. Sevinmelisin. Sıkıntın vardı ya o yok. Temizlendin. Anne oldun. Güleceğin günler geliyor. Mor bir gül sana. Açacak çiçeksin. Bak mor gül sana ne yaptı? Çiçek gibi açacak. Çiçek gibisin sen de. Mor çiçek açacak. Hem nasıl gülecek yüzü. Bil ki o da iyi. Melami o. Melamiler acı çeker. Melamiler sever. Hem nasıl güzel olurlar. Aşka davettir onlar. Dualılar onlar. Melamiler. Gülerler gözlerle. Gülerek yaz.)
Cesaretiyle sınanmışların içinde öne çıkandır. Odin’in ömrünü uzattığını düşünürek acısını unutmak ister. Oysa bu cesareti yanıltır. Cesur bir kişinin nasıl hareket etmesi gerektiğini bilmedi Tyr! Boş yere kaybetti sağ elini. Yanlış davrandı. Kendini yanlış yere feda etti. Yanlış insan için! Sağ elin gücünden mahrum kaldı. (Sol eliyle kalıyor. Sol el, her an yanlış yapmaya hazırdır.)
Oysa Odin, Ragnarok zamanı gelmeden ölemez. Katili Ragnarok zamanı gelmeden öldüremez. Odin’i ısıracak ve bedeninden parçalar koparacak olan kurt, küçümsediği zincirle bir süre esarette kalır. (Zincir özel. Çok fazla kılıntılı. Sivri detaylı. Başlangıç noktası zincir tutunduğu taştan kopamaz taşın dibinde zincirin ince topak ucunu insan göbeğine benziyor, tutan bir nefilim fret (ifrit) var. Fret çok zor ve o ucu sadece işaret ve baş parmağının ucuyla tutuyor. “Kendini güçlü sayandan.” İfrete bakma, yakalarsa azdırır. Fret uyuyor ve yorgunken tayyarcı o zinciri kopardı. Fret coştu, ağlar. Ne yaptığını bilemez olur. Zincirin sahibi küçük görülür. Sinegogda yaşar. Fazla derinlerdeler. Has bir sinegog.  O sinagogda oturan kızı hatırla, ne yaptı? Huzurla Allah’ına baktı. Nine dendi ona. Mine dendi ve ağlattılar. Sıkıntılarına hasrettir. Mama isterken birden iyileşir. Mama derken anne olur ve kurt onu yuttu. Kurtun içinde yürüdü ve ağlayarak ilerlerken güldü birden. Acıları dindi. Acılar geçti. Nine o seni seviyor. Hasretlen. Nine seni koruyor. Gerçekten. Sevmek özel, hasret de. O’na gitmek ne güzel. Gülmek de. Aileni kur. Gül artık gül. Gülmek yasaktı. Değişti şindi. Annelik oldu sana. Melami. Mama ye. Hasretin bitecek. Dikkatin gelecek. Göl gibi ağladın inan ki göldü. Göl ettiler. Senin ağıdın o göl. Göle git. Bak bir ne varmış. Seni seven küçük bir kız varmış, bir kraliçe. Gölün kenarıymış orası. Gözleri güzel kız. Sevgiyi hasretle anan. Minik bir yuva kuruyor. Hasretine dikkat. Seni özlerken o. Mutlu şu an. Melamiler acır. Melami güler. Ninelik et hep. Dikkatli ol hep. Bebek gibi bakarız hep. Bakarız bebeklere. Gülsün sen. Sen acıyı dindiren minik kızsın. Çok acındı Melamiler. Çok acı çektiğini görüyoruz. Sineni yazdık sana. Melamiler duyar huzurla Allah’ ı anarlar. Renklenirler anında. Çiçek açarsınız. Sanî, tûnâr, têna, çîna, mâna, nûn, mên, mâno, çizimleri destekli olmuş, geliyoruz bil. Dikän, Mennan, Hennan, Mana mu, maman bu senin. Ninelik et. Görünce anlarsın beni, göbeğim birlikli, sevgi aileyle olur. Saileyle. Anne ettin duanı bir kerelik. Anne ol yeniden. Meleme bana. Melek ol. Salla gerisini. Hiç düşünme. Azıtanı düşündüğünde acı sadece. Bitti de sonra. Gitti de. Aile de. Sev de.)
Fenrir! Loki ile kan bağı var. Loki’nin başına gelenlerden sonra ondan bir hainlik beklenir. Babası gibi ölüme neden olmadığından (henüz) suçlanamaz. Ancak bilenler onun yapacağını bilir. Kurt görünümlüdür. Her kurt iyi kurt olmuyor. Kötü kurtlara karşı en iyi savaşan cins, iyi kurtlardır. (Karakurt ve Bozkurt savaşı, kaynak:dörtayak)
Fenrir, zincirlenmiş halinden kurtulmak için bekler. Başına tuhaf bir taç takarlar. (Eğri ama düzensiz, kızılımsı kırmızı fuşya rengi. Boru gibi tünelli, içte oyuk bir dünya. Taranatlı. Kapağı var. Borunun ucu sivri. Beklentiyle bakarken kekemeyi yedi. Eli kaldı elinde. Nimetsiz bakışlarla onu süzdü. Kazdı kuyuyu, içine düştü. Uyandı acısız biri, bilerek ağlattığını bilen. Zıkkım içesicelerden bir haindi. Kötülüğü nefretiyle yandı kor oldu. Onlar acı çektirirlerdi. Çekiç gibi açtı o deliği. İçine bakarken uyudu kaldı. Bir de baktı ki dünya yanlış. Yanlış yerde. Hasretle döndü geriye. Acıyarak baktı içinden. Neler ettim diyerek. Ağladı için için. Çok ağladı. Neden dedi kötü olduk ki. Neden? Sonra ağladı yine. Ona ettiğine yandı. Demek varmış dedi. Ağlayarak gitti yanına. Mezarındaydı çünkü o. Sevenlerle beraber. Ağlayan herkes yanındaydı. Ona bakanlar zorladı onu. Yaptıklarını gör dendi. Yaptığına deydi mi dendi. Kulağından tuttular. Azgın yuvasına dönecek. Onun mutsuzluğu senin mutsuzluğun. Ona öyle bir baktı ki o an Azra. Sevgisize öyle bir baktı. Deydi mi dercesine. Zalimle görüştüler. Bakışları değişti her an. Bakışlarını kaydırdı yere. Elini alamadı yerden. Tuttu elindeki toprağı yüzlerine attı sizin. Melekler olduğunuz için gördünüz olayı. O kahkaha atarken delice. Annen yetişti imdada. Seni üzen hasreti gördün. Acı çekmedik bil. O seni üzemez artık. O daha gidecek ileri. Seni sevmeyen herkesle beraber. Hasretsin sen. Onun eziyetisin. Bilmesini istediğin her şeyi bilecek yakında. Sıkıntıların gidecek. Korkuları gidecek. Bil ki seni korkutan şey onların da içini yaktı. Hasret bitecek. Çiçek gelecek yine. Hasret giderdik. Melektiniz sizler. Melekler. Dualılar. Gördüler Allah’ım de. Gördüler acıyı. Hissettik acıyı de. Barış zamanındayız. Zilhicce ayında mutabıkız. Seni oradan kurtardık, hedefine gittin. Hem nasıl, hem nasıl. Sağlıkla gittin hemde. Sevecek yemeği. Acıyıdan. Nur o sana. Gülen yüzlü. Çehresi gül gibi. Nasıl cici nasıl. Oğlun senin o kız. Çok cici o. Nineliğin o. Balık yer hep. Çok yedi. Balığa bayılıyor. Bil sen. Dualı kız. Salatanın her türlüsü. Melamiliğin yüzü. Seni üzer mi acır o. Nineliğin o. Baksana ne tatlı. Put yıkıldı. Hasret bitti. Ninelik gitti. Acını dindirdi. Acı nedir? “Acı kötü bir duygu” Acı kötü bir duygu. Acı çekmeyin.)
Sonra aynada yüzüne, görüntüsüne baktırırlar. Yüzünü çirkinleşmiş bulur. Eskisi gibi asil durmadığını anlar. Uzak tutulmuş aynaya hamle yapar. Aynaya ulaşamaz. Öfkesi ile başındaki tacı ağzına alır. Gülünesi tacı parçalara ayırır. Tacı oluşturan parçaları dizildiği yerden koparır. Tacın yapıldığı yer, zincirin koparılmasına neden olacaktır. (Taç artık renksiz ve içi inci berraklığındadır. Işıltıların arasında yüzünü görür Fenrir. Acı içinde bağırarak atılır.  Kendini görmekten tiksindi. Kendine dayanamadı o. )
Yıllarca zinciri koparmaya çalışan Fenrir, umudu azalmış haliyle parçaladığı taca bakar. Esaretten kopma hayali hala içindedir. Dişleri, kuvvetiyle zincirden kurtulmasına yetmiyordur. Tacı oluşturan ufak parçalardan biri, hıncı ile parçalara ayırdığı sırada, Fenrir’in iki sivri dişi arasına sıkışır. O parçayı bir türlü yerinden sökememiştir. İki diş arası, (zeytin gibidir o, bilge. Tekin alp. Duygusal Allah’ın kulu. Melek oldun. Diyarlı. Sevinç içindeyiz. Onlar gidiyorlar. Dişlere sırtlan gibi dadanır. Zeytin dalı uzatanları öldürmek ister. Sevmezler, sevmeyi bilmezler hissetmezler dikkat etmezler, diğerleri farklıdır. Onlar acır. Hasrete yanarlar. çMe, senin küçük olduğunu hatırlıyor merak etme. Sen aileni kurunca hatırlarsın beni. Sana zarar gelirse yine yanındayız. Konfeti yağdı işte. Anne çok özel gündesin. Tutan ta Oyunlar bitti, uçtu gitti. Titanlı onu bildi. Kendini hissetti. Zorladığını da. Annelik et. Dudaklarını güzel tut. Melamilerle gel. Melami kim kız? En güzeller onlar. Onları hissedin. Hem nasıl melamiydi. Melamilik özel. Zil zal Al-el lillah) tacın keskin parçası! Diliyle yokla. Dilin hafif dokunuşu. Kan akar. Ağzı kanla dolar. Dilini bu hafif dokunuş kesmiştir. Öfkesi ile zincirine yeniden saldırır. Boynundan sarkan zincire yaptığı son hamlesinde başarır. Kader ağacında yazılmış olun gerçekleşmek zorundadır. Fenrir, öncesinde katil olmayı düşünmeyen bir kurtken şimdi kendisini esarete alanlara öfke kusuyordur. Zinciri kıran güçlü çene kasları veya dişlerindeki sivrilik değildir. Esaretinden kurtaran, dişleri arasına sıkışmış tacın ufak parçasıdır. Tacı takanın bir bildiği vardır!
Zincir sayılan basit bağı açan güç ile Kurt Fenrir esaretinden kurtulur. Yüzündeki öfke, kandırılmışlığın nedenidir. Yıllarca içinde yaşattığı intikam duygusu ile tüm geçmişi önüne alır, bu esaretten sorumlu tuttuğu Odin’e yönelir. Artık tek amacı Odin’i öldürmektir. Babası Loki ile aynı düşünceye kavuşur. Sevilmekten nefret edecek kadar kin dolu koşturması ile gözden kaybolacak ve Odin’e pusu kuracaktır.
Bunlar olurken “Vidar” ormanların içinde, yalnız yaşamaktadır. Odin’in bir dişi devden olma oğludur. Gücünü ortaya koymaz. Karanlıkta kalmayı ve bilinmemeyi ister. Yalnızlık tanrısı. Unutturur. Onu ancak yakın akrabaları anımsar. Sessizlik tanrısı. Konuştuğu çok ender görülür. Babasının intikamını alma gücünü bulan tek oğludur. Ragnarok savaşından sağ çıkacak ve yine ormana dönecektir.
Fenrir, Odin’i bilgiye ulaşmak için yalnız kaldığı bir yerde bulur. İçindeki öfke ile pusuda bekleyemez. Hızla öne atlar. Odin, başına geleceği bilir. Yalnız kalmayı bu yüzden ister. Öldürüldüğünde onu seven bir gözün görmesini ve üzülmesini istemez. Fenrir, avı etrafında dolanır. Odin, kaçmayacaktır. (Kaderden kaçamazsın!) Katilinin her pence darbesinde vücudundan bir parça kopar. Parça parça yutulur. Kendisinden akan kanından başka iz kalmaz.
Fenrir, babası Loki’nin yaşatacağı Ragnarok günlerini göremeycektir. Odin’in ölüm haberini alan oğulları hareket geçer. Fenrir’i saklandığı yerde bulacak olan Vidar’dır. Sürekli konuşan, hızla hareket eden, üzüntüden sinirleri bozulan diğer kardeşler gibi yapmaz. Sakin olur, düşünür. Bir kurdun saklanacağı yeri tahmin eder. Bildiği ormanın diliyle düşünür. İlk düşündüğü yerde Fenrir karşısına çıkar. Fenrir, girdiği inde sıkıştırılır. Yakalanacağını tahmin etmemiştir. Değiştirdiği yüz ifadesi ile Vidar’a meydan okur. Kızarmış göz bebekleri konuşur. Odin, onun gözünde ölümü hak etmiştir. Daha önce kimseye zarar vermeyen Vidar, uysalca dikilir. Yerinde hareket etmeden, Fenrir’in kaçmak için üzerine gelmesini bekler. Daha önce Vidar ile hiç karşılaşmamış olan Fenrir, karşısında Odin’in bir oğlu olduğunu bilmez. Vidar tek kelime ile yetinir: “Kader!” Fenrir, yerinin öğrenilmesine olan kızgınlığını yaşar. Uzak diyarlara gitmek yerine böyle bir inde saklanmış olduğu için pişman olur. Vidar’ın kendisini öldürebilecek güçte olduğunu sezer. Vidar’ın iki eli de arkadadır. Fenrir, in duvarları arasında, hızlı nefes alışlarıyla gidip gelmektedir.
Vidar’ın kendisi ile konuşmaması korkusunu arttırdı. Kendini savunmaya kalktı. Odin’i neden öldürdüğünü detayları ile anlattı. Vidar, sevgi ile bağlandığı ve ondan uzak kalarak sevgisini koruduğu babasını Fenrir’in nasıl öldürdüğünü dinledi. Ama kızmadı. Kontrolünü kaybetmedi. Öfkesine yenilmedi. Amacı sadece intikam almaktı: Fenrir ölmeliydi. Katil olduğunu unutan Fenrir, son bir çabayla iyi görünmeye çalıştı. Eğer izin verilirse bir daha bu diyarlara gelmeyeceğini ve gözden kaybolacağını söyledi. Vidar hala susuyordu. Fenrir kızıyordu. İyi görünmesi uzun sürmedi. Eskisi gibi öfke saçtı. Kaçma umuduyla in girişinde dikilen Vidarı yıkmayı düşündü. Vidarın istediği de buydu.
Vidar o kadar güçlüydü ki ormanda yaşadığı günlerde av için alet kullanmazdı. Av hayvanlarını eliyle yakalar ve öldürürdü. Bunu Fenrir bilmiyordu. Israrla Vidar’ın arkada gizlediği ellerini düşündü. Ellerde tutulduğunu zannettiği öldürücü silahı düşündü. Mağara ağzında sabırla bekleyen Vidar, intikamını alacaktı. Fenrir, sığındı duvaraltı’ndan çıkarak kaçma isteği ile yaklaştı. Öfkesi, kini üzerindeydi. Odin’i yutmuş olduğunu hatırladı. Bunu Vidar’a yeniden anlattı. Vidar sustu. Öylece durdu. Mağara ağzı tutulmuştu. Fenrir ölümüne neden olacak hamleyi yapacaktı.
Dörtayak saldırı! Yık ve geç mantığı! Vidar yıkılır mı? Vidar geçilir mi? Fenrir, bütün gücüyle vidara koştu. Vidar yerinde kaldı. Vidar’a yaptığı son hamle ile yükselen Fenrir, ağzını açtı. Vidar’ın bedeninden bir parça koparacak ve kaçacaktı. Arkasında gizlediği elleri göründü Vidar’ın. İki eliyle Fenrir’in kafasını tuttu ve havaya kaldırdı. Fenrir ne olduğunu anlayamadı. Hala kaçma dürtüsündeydi. Gözü mağara dışına takıldı. Vidar, Fenriri yere hızla çarptı. Kurt, kırılan ayakları ile çaresiz kaldı. Öleceğini o zaman anladı. Vidar’ın kendisinden bire bir intikam alacağını düşünerek korkusu arttı. Oysa Vidar ölüme ölümle karşılık verecek ve gidecekti. Kırık ayakları ile çaresiz bocalayan katil, Vidar’ın kuvvetli eliyle yeniden kavrandı. Fenrir’i boğazından tuttu, Vidarı’ın sağ eli. Sol el, çeneyi sıkıca tuttu. Fenrir’in hiç ummadığı bir çeviklikle, Vidar, alt çeneyi yerinden çıkarmak için sol ayağını kullandı. Sert vuruşu, alt çeneyi parçladı. Acizin dili açıkta kaldı. İkinci hamle ellere kaldı. Üst çene ikiye ayrıldı. Fenrir ölmüştü. Vidar, ölmüşün ardından baktı. Mağara ağzından ayrıldı ve ormanına geri döndü. Öldüreni öldürmüştü. Fenrir’i parçalara ayırmadı. Ağzına bir parçasını alıp yutmadı. (Hatta içinden Fenrir’i gömmek bile geçti. Sonra vazgeçti.)  Babasının intikamını alan evladı, sonradan Ragnarok savaşında gücüyle yer alacaktı.    
Olaylar birbirini izler. Korkunç savaş başlamıştır. Devlerden sayılan Hain Loki, esaretinden kurtaran güç ile, tanrı sayılan “Heimdall”’ın karşısına dikilir. Heimdall, Valhalla ile dünya arasındaki köprünün nöbetçisi. Ötelerde esen meltemin sesini alabilecek duyu gücüne sahip. İkisi ölümüne savaşır. Birbirlerini öldürmeyi başarırlar. Heimdall, köprüyü korumak için Loki’yi kendine çeker. Bu hamlesi ile öldürüleceğini bilir. Ama Loki öldürme hamlesi ile savunmasız kalacak ve Heimdall, öldürücü yarayı alırken karşı darbeyi vuracaktı. Loki tek hamlede öldürülürken, Heimdall aldığı yara ile bir süre canlı kaldı. Ölümün kendisine yaklaştığını bildi. Valhalla köprüsünü korumak için feda ettiği canı, isteyerek vermişti. Ölüyor oluşnudan pişman olmadı. Loki’nin vuruşu ile vücudunda derin bir delik açılmıştı. Aldığı yara kalbin hemen altındaki bölgeydi. Kalbine kan boşalıyordu. Kalbi boğuluyordu. Gönlü bundan razı oldu. Kan yerinde boşalıyordu. Nefesi kesiliyordu. İnancı olmayanların gözünde sona yaklaşıyordu. Oysa onu son zannedilen ölümün arkasında güzellikler bekliyordu. Ölmeden önce, Loki’nin yüzüne baktı. Ölen Loki! Yüzünde hala öfke vardı. Son nefesindeki haliyle kalmıştı. Kaybettiklerini yaşarken bilemedi. Öfkesine esir olmuş ve köprü bekçisini öldürmeye yönelmişti. Heimdall, öldürücü darbeyi Loki’nin kafasına vurmuştu. Ağzı ve burnu, çenesiyle parçalanmıştı. Oğlu Fenrir gibi aynı yerden yara alarak, hızla ölmüştü. Sanki acı çekmesi istenmemişti. Oysa Heimdall, ölürken acı çekiyordu. Canı yanıyordu her nefesinde. Öfke ve kinden arınmış Heimdall, iyilerden sayıldı. Düşmanına kin tutmadı. Loki’ye hedef oldu. Feda ettiği can ile bir kötüyü yolundan etti. (Kader ağacını Heimdall iyi öğrenmişti. Öleceği günü hissetmek için çok dua etmişti.)
Ragnarok yaşandığında, dünya sarsılacaktır. Dünya, dışarıdan gelen ateşle yok olur. Üzerinde durduğu engin sulara batmaya başlayan “Evren”, yükselişe neden olur. Yaşanan son, yeni bir doğuş sağlar. Dünya, suların üzerine yükselir. Kaybettiği yeşilliklerini kazanır. Nimetle donatılmış bitkiler yayılır. Æsir oğulları ölmüştür. Sayısı anılmış olanlar, ölümden geri dönerler. Asgard yine sahiplenilmiştir. Yeniden mekanları olmuştur. Öncekilerin izledikleri yöntemle düzen tutulur. 
Odin/kardeşleri, yüceltilmişlerin düşmanı sayılan ‘Ymir/devler ordusu’ karşısında zafer kazanır. Kötülük yayanlar öldürülür. İki ağaç, yeniden kutsanır. Sahip olunan güçler sıralanır: Gözler görmeye başlar, kulaklar işitmeye başlar, yenilenmiş bedenler yeniden nefes alır, iyiliği gereğince düşünme gücü yakalanır.