Zamanın farklı raflarında bekletilmiş, yaşanması umut edilen olasılıklar bulunur. Sağ elinizle o rafı açmadığınız sürece, beklentiniz gerçekleşmez. Siz farklılaşırsınız, rafın içindeki olduğu gibi kalır. Rafı unutursunuz. Unuttuğunuzu hatırlatan bir deli olmadığı sürece aynı noktanın etrafında döndürürler. Bilinmesi gereken o noktadır. Hiç yer kaplamadığı halde varmış gibi yaparak görünür. Siyah bir noktanın ışıldamaması, sizi şüphe çukuruna atmalı. Aydınlatılmış bir sayfada, nokta etrafında döndürülenin başı dönmez mi? Ezberlediği rotasından çıkmaya kalkınca çok uzaklara gideceğini zanneder. Aklında tutabildiği birkaç yüz fiili, gitmeyi umduğu ötelerde kullanma hevesine kapılır. Daha önce hiç duymadığı veya duyduğu halde anlamadığı kimi kelimelerin, noktanın içinden doğduğunu hayretle görür. Sol eline yapışan kelimelerin diline ulaşmasını engellemeye çalışır. Ağzını açmadan öylece bekler. Sağ elini kolu ile birleştiren tarafsız bilek bölgesine sıra dışı bir kelime yapışır: “wemb”. Noktanın kaynağını bilme cesareti gösteren için büyük bir lütuf. Dikkat edin. Bileğe yapışan o kelimeyi sağ el, parmakları arasına alamaz. Kelime kendi gücüyle sağ kol üzerinden omuzlara ulaşacaktır. Hedefinde gözler bulunur. Gözler önemlidir. Dilde kalan kelimeler sesle uzaklaşır. Gözde kalan kelimeler hayalinize girer ve okumaya çalışan benliği düşünmeye zorlar. Kulakların ses peşinde olduğu rota üzerinden çıkarsınız. Gözünüzle içinize bakmayı öğrenmiş olduğunuzu sonradan anlayacaksınız. Rotadan çıkaran kelime, sizi aynı sayfanın başka bir yerine atmayacaktır. Noktaya yaklaştırıp sizi yutmayacaktır. Tek bir kelimenin gücü ile rotanızdan başka bir yola itilirsiniz. Artık daire çizmekten kurtulmuşsunuzdur. Tek bir noktanın esiri olma eziyeti bitmiştir. Yan yana dizilmiş noktaların üzerinden geçersiniz de hiç biri sizi yutma gücünü kendinde bulamaz. Verilen emir neyse oraya yönlendirilir her kelime kullanıcısı. Diliyle değil, gözüyle konuşabilenlerin mekanı yaklaşır. Başlangıcını öğrendiğiniz ancak sonunu hiçbir zaman göremeyeceğiniz yeni bir hat üzerinde gidersiniz. Gittikçe yol güzelleşir. Güzelleştikçe beklentiniz artar. Artan beklenti her zaman karşılanır. Sonra gözlerinizle yoldan yukarıya bakarsınız. Sadece size has kılınmış bir aynada o güzel yüzü görürsünüz. Sizi yarattığını iddia eden oradadır. Aynanın sizin gibi özel bir insanı yaratamayacağını bilirsiniz. Ayna da yansıttığının üzerinde parıldaması karşısında hayrette olduğunu ileterek avunur. Siz, avuntu diyarından çıkalı beri aynalar sizinle avunur olmuştur. Kendi yansıttığının ne olduğunu bilemeden parıldamaya devam ederler. Aynaya üzülür kendinize sevinirsiniz. Sonra sizi bu düzeye çıkaran kelimeye geri dönersiniz!