Pages

20120706

Artı

Sivil, Hava, Deniz, Yeraltı, Uzay birimleri.

Sivil birimleri savaşın son yılında üniforma giydirilerek savaşa sokulmuştur. Arap yarımadasında kaybettikleri halde vuruşanlar bunlardır. Hava birimleri karaya bağlı hareket etmişler ama deniz üzerinde uçuş yapamamışlardır. Deniz savaşlarında yenilgiyi tadarak karaya yönelmişlerdir. Deniz birimleri sadece savunma amaçlı tutulmuştur. Kara birimlerinin ilerleyişinde fayda sağlayamamışlardır. Yığınları Akdenizde ve Hint okyanusunda bulunduruldu. 6.Army saldırısında savunma yapamamışlar ve ezilmişlerdir. Yer altı birimleri savaş sırasında oluşturuldu. Yeraltında savaşmaya istekli değillerdi. Ele geçirilen topraklarda yer altı tünellerine atılan özel birimlerdi. Çoğu görevden geri dönemedi. Çünkü yeraltında savaşmayı bilmiyorlardı. Çok kalabalık tutuldular. Kitle halinde tünellere daldılar. Yer altı mağaralarında yol alanları oldu. Uzay birimleri WalHalla yönetimi ile savaş dışı tutuldu. Onlara tarafsız KonFed ler uyarıda bulunmuştu. Savaşın sonuna kadar bekleyin dendi. Kazanırsanız teslim alırsınız. Kaybederseniz Teslim olursunuz dendi. WalHalla uzlaşması ile bu öneriyi kabul etti uzay birimleri. Süfyani lideri de bu kararı kabul etti. Onun derdi önce dünyada işi bitirmekti. Kazancağından emin olduğu için yukarıyı önemsememişti.

Bireysel Askerlerin Uçan Motosiklete benzeyen binekleri var. Böylece hızla dolanıyorlar. Ama bu turları amaçsız. Kalabalık çekirge sürüleri gibiler. Havadan aktıklarında uzaktan gözleyenler onlara kara bir buluta benzetir. Beyaz üniformaları olduğu halde kara görünürler uzaktan. Çünkü gölge yaparlar. Gölgelere bakanlar onların yığın halinde yaklaştığını anlar. Beyaz giyindiklerinden gündüz parlama yaparlar. Dış yüzeyinde rütbe işareti yer almıyor. Üniformalarında belirgin yazımlar Kuran ayetlerinden. Fetih suresinden. Tılsımlar takanlar var üniformasına. Tılsımlardan medet uman tarikat bağlıları oldu. Süfyani lideri toplayabildiklerini bir amaca yönlendirdi. Savaş sonunda zafer kazanmayı umdu. Zafer sonunda sadece kendi tarikatını diri tutacaktı. Tarikatın da alt dalları vardı bir zamanlar. Hepsini eritmişti kendinden önce gelen zalimler. Süfyani lideri sevimsizliği ile doğduğunda bunu bilen zalimlerin en ileri gelenleri şölen yaptı. İsteklerine uygun bir düzenin kurulması için hazırdılar. Kendi ömürleri görmeye yetmeyecekti ama en azından hizmet ettiklerini düşündüler. Tek niyetleri dünyayı ele geçirmek oldu. Ötesini göremediler. Allah derken gözleri toprağa baktı. Oysa Allah derken gönüllerin semaya bakması gerekiyordu. İşte beyaz üniforma giyenlerin sorunu. Onlar savaşa giderken güzel görünen beyaza baktılar. Beyazın üzerindeki hareketli fetih suresine daldılar. “Feth”ettikçe okumaları azaldı. Üniformanın işlemeleri ve hareketleri yerine ganimetlerin geçişi okunmaya başlandı. Artık her süfyani asker ganimetten alacağı payı hesap eder oldu. Savaşın ilk yıllarındaki az kayıpları onlara kolay zafer umudu getirdi. Beyaz üniformasına kan sıçrayanlar bununla gurur duymuştu. O kanın bir askere mi yoksa bir sivile mi ait olduğunu önemsemediler. İnsan yaşamına önem veren Allah ı unuttular. Süfyani lideri savaş ayları aktıkça sarayında çoşkulu kutlamalar yaptı. Etrafına dizdiği alim görüntülü okuyucular ona akibetini okudu. Can korkusu olmadan gördüğü gerçeği okuyabilen az sayıdaki görevliyi boğdurdu bu süfyani lideri. Boğulmayı izlemek zorunda kalan diğerleri artık yalan söyler oldular. Kuran ayetleri ve İslam tarihi kayıtlarından bu savaşla ilgili tüm bilgiler süfyani liderin hoşnut olacağı şekilde farklı yorumlarla sunuldu saray sofralarında. Gülüşmeler arasında süfyani liderin en yakınındaki o zalim kahkahalar attı. Başına gelecek olanı bilmedi. İzlenmekte olduğunu düşünmedi. Süfyani sarayında WembArmy için çalışan casuslar bulundu. Mehdi için kalbi atanlar uzaktan seyrettikleri savaşa böyle katkıda bulundular. Binlerce saray mensubu içinde bunların sayısı 17dir. 3 kadın bulunur. Kadınlardan biri süfyani liderinin yakın akraba zincirindendir. Diğer ikisi ise hizmetli olarak saraya girip çıkanlardan tutulur. Bu üç kadın değerli bilgileri geçtiler hedronike. Kullandıkları yöntemi aldıkları yine hedronikti. Casusa casusluk yapanlar onları bulamadılar. İyi gizlendiler. Ama 14 erkek yakayı ele verdi. İplik sökümü gibi devirdiler kelleleri. İşlerini hızlı gördü Süfyani ye eşlik eden o zalim vezir. Kuzeye çıkan bu vezir arada güneye iner ve sarayda konuşurdu süfyani liderle. Ona zafer kazanmakta olduğunu haykırırdı. Ordunun başında olduğunun altını çizerdi. Sarayda zalim vezirin sindirdiği bazı casuslar ise azıcık şüphe duyduğunu ihbar ederdi o zalime. Kısa bir sorgu sonrası kesinleşmemiş bir durum da olsa kelle alınırdı. Sarayda bulunmaktan korkar oldu o şehrin insanları. İşte bu 14 er kişi de anlatılan şekilde kıyımların arasında kaynadılar. Zaten kıyılmaya niyet edilmiş kim olursa olsun yapmadım dedi. Süfyani sarayında konuşulan aynı gün WembArmy kararlarında görüldüğünde kıyım daha da arttı. Hele ki artı yılda gelen olası güneye saldırı haberleri karşısında anakomutan zalim vezir en yakınlarındaki danışmanlarına da kıyacaktı. Gözlerini kör ettik böylece. Allah ın ayetlerine karşı kör olanlar artık olup biteni göremez oldular. Süfyani kibirlendiği ailesi ile birlikte çukura alındı. Yeraltından hızla hareket etti kuşatılırken. Hicaza girdi en yakın korumalarıyla. Bütün korumaları yakın akrabaları. Başkasına güvenmedi. Kıydırdığı yüzmilyonlara aldırmadı. Hicaza medet etti. Allah a sığınmadı da Allah ın savaşı haram kıldığı alana sığındı. Bana burada dokunmazlar dedi. Onlar da Kuran ı okur dedi. Buradan çıkmadığım sürece emniyetteyim dedi. Hala yaşamak istiyordu. Hala kazanabileceğini düşlüyordu. Şeytanı onu haram sayılan bu alana girerken terk etti. Böylece vesvese kesildi. Artık kendi içinde ne varsa onu aldı dışarıya. Kinini öfkesini saçtı. Hicazda rahat durmadı. Kıydı yine orada bulunan masumları. Emirler yağdı. Kan akıttı. Kesilerek öldürdü yüzüyle ona bakanları. Kaybettiğini hatırlatan tüm bakışları soldurdu. Onun son günleri en zalim olduğu günler oldu. Derken yetişti öncüler. Pionerlerin hepsi cesaretiyle girilmez denen yere girdi. Tek el atış yapılmadan süfyani ve yakın çevresi intihara yöneldiler.
Şeytan toprağı ile örtüldüler. Artık beyaz üniforma giyenler kaçışıyor! Artık insanlık tarihinde kimse üniformasını beyaz yapmadı. Beyaz üzerine işlemeli kuran ayetleri ile ganimete çıkanlar bedeli ödemiş oldular. Kırmızı giyenler onlara acımadı. Allah ın öfkesi ile davrandılar. Kin tutanları kin tutmadan devirdiler. Kırmızı beyazı bitirdi. Kartallar yukarıdan Bozkurtlar karadan sardı süfyani alayını. Püf oldular. Pofladılar. Hopladı yürekleri. Kaybedenlerden sağ kalanlar oldu. Onlardan iman etmeyen imanlı görünenler yıllarca nasıl kaybettiklerini düşündüler. İçlerini yediler. Dünyada onlara sunulmuş sürgün sahasında ve denizi görmeden yaşadılar. İnanmamakta direnenlerin sonu bu oldu. Allah adıyla zulmedenler böyle bittiler. Artık hiçbir süfyani meydana çıkamadı. Onlar azınlığa düştüler ve bir kuşak sonra bittiler. Çünkü çocukları onları inançları ile baş başa bırakıp dünya dışına gitti. Arta kalanlar Wemb düzeni sonrası yeniden arap yarımadasında çoğalacak ve Allah demeden duracaklar. Bu kişiler dünya dışına kaçan ve yüz yılı aşkın süre sonra vatan bildikleri yarımadaya dönen sonraki kuşaklar oldu. Hannaslaşma dönemini başlatan da onlar oldu. Dünyanın ibadet merkezi çöktüğünde imandan yoksunluk tüm insanlığa buradan yayıldı.
 
WellHell, askerlere sağlık hizmetini hastane düzeyinde Kamusal Hastaneler verir. Sadece her alayda ilk yardım vardır. Ulaştırma birimleri yaralı ve hastaları kamusal hastanelere(wellhell) ulaştırır. Oysa WembArmy, yaralı ve hastaları ordu içi sayılan sivil birimlere aktarır. Her Garnizonda yer altında orta düzey bir hastane bulunur. Tatbikat ve Savaş modunda sivil görevli hastane kadrosu seyyar duruma geçer. Ayrıca her asker ilk yardım eğitimini almıştır. Ufak operasyonları yaralı arkadaşına yapacak kadar tıp bilgisine sahiptir. S.A.F. askerleri bu konuda uzmanlaştırılır. Ağır yaralıya, ölümü engelleyecek ilk yardımı yaparlar ve hemen gerideki hastane ünitesine alınırlar.