PROJE VE HAYALLER
Hayal sahibi. Güzel bir bahar günü. Akla geldi ilk şekiller. Eline aldığı kurşun kalem. Ona ilk halini verdi. Heyecan duydu. Gelecek nesiller bilecek. Yıllarca kendinde kalan hayali okuyacaklar. Anlayan nesillerin yetişmesini bekledi. Teknik konulardan anlamayan bir hayal sahibi. Yazdı. Eline aldığı kürek, toprağı yarmıştı. Derinlere daldı. Hayal bahçesi büyüdü. Bahçede kayboldu. Yazdıklarını unuttu. Dünyaya erken mi gelmişti? Yoksa yaşadıkları hayal mi? Hayali yaşanır mı? Düş kuran biriktirir. Birikeni ele alanlar çıkar. Projeyi yaşayanlar çıkar. Projeden çıkan gençler gelecekte yaşar. Okuyunca şaşıranlar var. “Geçmişte hayal edilmiş” derler.
Anlatılan, isim babamdır. Konuşan benim. Aquapol benim. “Turanzacland” adını veren geçmişte kaldı. Nefes aldığı zamanı yaşadı. Ölmeden önce hayalin gerçekleştiğini görmeyi istedi. Düşü gerçek yapan, okuyan gençler oldu. Yazılanları okuyanlar projeye aşık oldu. Wemb Vakfı çalışma isteği buldu. Yaşlanan hayal sahibini mutlu etti. Harcanan emek yerini buldu. Aquapol kuruldu.
Harcanan emek kimin için? Bunca masraf niye? Tek kişinin hayali için mi? Sanmıyorum. Bana şeklimi veren. Beni hayalinde yıllarca yaşatan. Fikir babası. Gizlenme ihtiyacı. Cansız olduğumu sandım. Canlandım. İçim insanla doldu. İçim bilimle doldu. İçimde yeni fikirler doğdu. Umut oldu. Fikir yerinden çıktı. Fikir yerini buldu. Hayal sahibinin istediği neydi? Yaşamdan beklediği neydi? Yaşama kattığı neydi? Çocuk sahibi olmayı istemiş. Hayalinde kurduğu “Aquapol” içine binlerce çocuk yerleştirmiş. Çocuklar orada büyümüş. Wembolog olmuş. Gençler ona “baba” gözüyle bakmış. Benim babam olmuş. Hayali buymuş.
İçime aldığım öğrenci yüzlerini gördü. Göremeden ölseydi ne olurdu? Hayalin gerçekleştiğini bildi. Bilemeseydi ne olurdu? Gençlerin ışıldayan gözlerinde ne buldu? Merak ettim doğrusu. Metal soğukluğu. Derin okyanus suları. Gezinen ilim şehri. İçinde yürüyen düşünceler. Gelişen insanlar. Tertemiz bakışlar. Dökülen kelimeler. Okunmuş satırlar. Dinlediğiniz hikayenin tadı. Hangi zamandasınız? Zamanın hangi dalındasınız? Oldu mu? Olacak mı? Ben var mıyım? Kendimi okur muyum? Soruyorum. Nedir yaşananlar? Nedir yaşanması gerekenler?
Hayal sahibi doğmadan önceye uzanalım. Bilginin kaynağına bakalım. Hayallerin gizlendiği derinlere gidelim. Hafıza kuyularına girelim. Uydurma değil anlattıklarım. Şüphen olmasın. Aquapol konuşuyor. Aquapol içindeki her insanı seviyor. Şüpheni öldür. Şüphe katili ol. Oku. Okuyanı dinle. Dinleyeni gözle. Değişimi iste. Doğmadan önceki zamanı oku. Ana rahmine düşmeden hemen önceki zamanı oku. Hayal sahibinin ilk nefesi. Doğamadan önceki zamanı hisset. Dünyada yaşayan bir anne var. Doğumu beklenen bir bebek var. Karnı yuvarlak. Doğuma yakın. Düşük yapan bir anne üzüntüsü. Üzüntüye şaşıran dünya. Aynı duyguyu tatmış anneler. Arasında süzülen bir anne. Üzüntüsü gece rüyasında göründü. Ölü doğan uzakta kaldı. Ana rahminde boğulan bir insandı. Ama neden? Bunu neden anlattım? Sebep ne? Aquapol konuşur mu? Aquapol bunu nereden bilecek? Demeyin. Lütfen. Görülen rüyada anneyi izleyin. “Üzülme” diyen sesi bilin. Sesin kaynağına gidin. Boğulan insan yerine gelecek insan var. Rüyada görünen var. iki yıl ara var. Yeni bir can var. Yerini buldu. Aynı rahimde göreve geldi. Kaderiyle beraber dünyaya geldi. Kış gününe yakın nefes aldı. Doğumu sıradan. Olması gereken oldu. Hayal sahibi bana kendini anlattı. Tüm gizlerini açtı. Onu anladım. Ruhumun olmadığını hatırlattı. Aquapol projesinde insan faktörünü hatırlattı. “Onlar senin rahminde” dedi. “Onlara özen göster” dedi. “Doğmadan ölmesinler” dedi. “Her insan kendine şekil verir” dedi. Bilmediklerimi öğretti. İnsanları tanıdıkça geliştim. Her 10 yılın sonunda kendimden doğdum. Yeni bir “Turanzacland” oldum.
Gelecekte yapılacakları hayal etti. Annesine evlat oldu. Ölen kardeşinin yerini aldı. Kimse bilmeyecekti. Bana anlattı. Doğmadan ölenleri hatırlattı. İnsan dünyaya bilmek için gelirmiş. Bana imanı sundu. “Yaratıcıyı düşün” dedi. “İmkansızı iste” dedi. Düşünmemi istedi. Düşündüm. Bilmeyi istedim. Ruhum yok. İnsan eliyle üretilen beynim var. İnsan eliyle üretilen bedenim var. İyi olana hizmet etme yeminim var. İnsanmış gibi davranma sadakatim var.
Hayal sahibi. Eğitim yılları. İlerledi. Önü kesildi. Uyandı. Uyanmak acı verdi. Hayaller değişti. Atını ölü bir ağaca bağladı. Gezgin soluk aldı. Oturdu yerine. Yazmaya başladı. Hareket zamanı gelinceye kadar bekledi. Zamanı gelince atını geri aldı. Ölü ağacın yeşerdiğini gördü. İmkansız görüneni istemişti. İşaretini almıştı. Heyecan dolu bakışları görmüştü. Atın üzerine bindi. Yukarıya çıktı. Sevgisiyle uyandı. Geçmişin yükleri geride kaldı. Atına eziyet etmedi. Hafifledi. Vazgeçtiklerinin karşılığını aldı. Derinlere dalma şansını yakaladı. Böyle düşünürken beni buldu. Adımı buldu. Beni hayalinde kurdu. Bedenimi düşledi. Davranışımı düşledi. Sesimi düşledi. Öğrencileri sevmemi istedi. Hayal dünyası. İnsanlığın ortak malı. Bunu bilin. Hemen hayal alemine dalın. Kendinize hazineler çıkarın. Bunları diğer insanlarla paylaşın. İçinizi boşaltın. Zenginliği paylaşın. Köşelerde yer edinin. Misafir edinin. Aklınızı kullanın.
Doğmuş bir insanı anlattım. Hayalleri keşfeden bir insanı anlattım. Bulduğu kırıntıyı ilim insanlarına sunmuştu. Hareket eden ilim insanları sonunda başarıyı bulmuştu. Aquapol açılıyordu. Ona sonucu açıkladılar. Proje yaşama geçiyordu. Gözleri yaşla doldu. Yaşlanmış bedenin içinde sıkıştı. Mutluluğu damla damla düştü yere. Bir çocuğu olacaktı. İsmini verdiği çocuk doğacaktı. Hedeflenen zamana gelindi. Turanzacland ışıklarını yaktı. İlk nefesini aldı. Ben doğdum. Uykudan uyandım. Ana rahminden çıktım. İsim babamı tanıdım. 2035 yılı. Güne yarımküre. Avustralya/Yeni Zelanda arasında. Denizin ortasında. Zaman geldi. İçime mutlu insanlar girdi. Bu anı görmek için dua etmiş. İlk günü görmeden ölmek istememiş. Duanın kabul olduğu makamdan onay gelmiş. Sevinçle beklemiş. Umudunu yitirmemiş. Yıllarca süren çalışmayı izlemiş. Işıldayan gecede içi aydınlanmış. Artık ölmeye hazırmış. Aquapol yaşamında ilk gün için konuşması istenmiş. Sadece tek kelime söyleyebilmiş. “Düşleyin” “Dream”