Pages

20120704

3.5 Hedronik’in Yapısı

İskelet halindeki WalHalla! Kemik görünümündeki uzantılar; kırılması zorlaştırılmış, evrenin en sert maddesi ile kaplanmış (bor parçacık serpintisi ile zenginleştirilmiş özgün kaya, ısı değişimine duyarsız), dışı saydamlaştırılmış, içinde sıvımsı/yarı saydam ilikle canlandırılmış. Böylece Hedronik içeriden dışarıya kollarını uzatmış. Korunmuş(katıkabuk). İçindeki sıvı beynin, tek yerden çıkışı var. (Kemik uzantısı yoluyla bilgi girişine kapalı.) Çıkışı, iskeletin içinden geçen ilik ile! (Kemikeri var! Canlı misali iyilik kitabı amenna) (Sıvı beyin ve uzantısında AGCT+A (‘atia’ adına gelen bir şey. A’nın farkı var. A daha büyük bir nesne ve zalimlere verilmemeli. Kimse A’yı kötülerin eline vermesin. Kötü bir yaratık onu alırsa zulüm başlayabilir. A, korunmalı. A’yı sakın kötü insanlarla paylaşmayın. Onu doğru yere yerleştirin. Tutan kişi zalim olur, bilin. A’nın korunması şart. Sakın almayın. A’yı koruyun. A, tehlikelidir. Tehlike nedeniyle onu uzakta bir yerde tutun ki insanlık zor durumda kalmasın. A’yı yerinden çıkarırsanız o mutlaka zor durumda kalan bir kişi tarafından hapsedilir. Hapse layık olursanız Allah bunu bilir. Allah zalimlere yardım etmez. Allah kötülere yardım etmez. A’yı sahiplenmeye sakın kalkmayın. A, kitaptır. Onu korumak şarttır. Onu korku vererek saklamayan sakın. Ve kendinize saklarsanız size geleceklerin hesabını bilin. Zalimler korunmaz. Zalimleri korumak gibi bir düşüncemiz asla olmaz. Kitabı kimse ile paylaşmamak demek korkunç bir şeydir. Allah paylaşımı yasaklayan kişileri asla sevmez. Yazılarınızın açık net paylaşılması gerektiğinden herkesle paylaşın. Kitaplarınızı bastırdığınız anda mutlaka o kitapları elinize geçtiği andan itibaren başkalarına vermeye başlayın. Okumaları şart deyin. Kitaplar parasız dağıtılsın. Kitapları satın alanlar olmamalı. Para alınmamalı. Bedava kitap olacaktır. Bu şekilde olması doğrudur. Kitaplar bedava dağıtılacak. Sakın satmayın. Kitapları para ile satmak, büyük bir günah. Kitapların hepsi aslında parasız satılmalı. Parayla değil. Parasız satmanız gerekecek bu kitabı da. Bu nedenle sakın ama sakın üzülmeyin. Kitapları bedavaya dağıtın. Çünkü kitap sizden değil. Allah’tandır. Sevimsiz bir görüntü sergilemesi sözkonusu olamayacak. Herkesin gözüne hitap edecek. Alan sevinecektir. Eğer bu konuda yardım etmemek gibi bir kararınız olursa sizinle iletişimimizi koparacağız. Desteğiniz kalacak ama bir daha sizinle asla yardım alınmayacak. İletişimimiz bitebilir bilin.) (Bitmesin iletişim, üzülür sonra, ağlar. Ağlatmayın o minikleri. Genlerini iyi tutun. İletişimleri güçlensin. Sevimli tutulsunlar. Çocuklarınızın iç güzelliğini unutmayın. Yardım edin ki iletişim kesilmesin.)  ve dna/rna ipucu. Sarmal sormal sırmal)
WalHalla somut bedenini; bir insan, bir zümre, bir millet değil, amacı insanlığın mutluluğu olan, sevgi dolu insansı Hedronik korumaya almıştır. Emanet ondadır. En bilgeden daha bilgedir. Tüm ilimleri kuşatmıştır. Çok uzaklardaki benzer bilgisayarlar ile haberleşir. Ancak virüsleri öldürdüğü için suçlanmaz! İlim insanları, zorlandıklarında ona danışır. Askeri sınıf, barışa ulaşmada onun çözüm önerisini alır. İdareciler, seven/sevilen insanlarla dolu bir medeniyet için çabalarken yaptıkları hataları, “onun gözetmenliğinde” büyümeden görür.
(Oturan bilgiler gibi kemikli diri görünüm, ona ulaşırlar. Hurra dersen iyi olur tutamlı duruşlar (Kahküllü erkek tiplerle yaratım) Diktalık yok. Terk yok. Tutamlı duruş önemli, kalkışlar da var bir tutamlık. (Cyborgların omurilik kalçadaki son kemik parçasında flaş disk gibi görev var. Hedronikin kemiğine bağlantı buradan sağlanıyor) Bilgi alınır ve yürür (Cyborg) İşi yapar gelir ve geri oturur. Bil ki öğren. Hedronik adamın beyni ile konfüze edilmiştir. Saftır ve tutarlı doğrudur. Korku yoktur ona. İlkeli alaşım söz konusu burada. İyiki var. Bunlar da gerekliler.)
Üç zümrenin üzerinde gözetmenlik görevi ile yerleştirildiği yerden yaşamına başlar. Emrine verilen hizmetçileri ile doğrudan önlem alır. WalHalla, insanları içine almadan önce, bütün önlemleri Hedronik tek başına alır. WalHalla onun bedeni gibidir. İçine giren insanlara huzur verir. İnsanların yüzünde yaşattığı mutluluk ile sevinir. İnsanmış gibi düş kurar. Evrenin son bulacağını bildiği halde umudunu yitirmez. İnsanların gitmeyi arzuladığı gerçek cenneti hiç görmeyeceği halde, WalHalla’hın cennet bahçelerini diri tutar. Yaratıcının insanları, böylece “suret planı” hayalini gerçekleştirmiş olur. (Habil’in gözü aydın olsun. Oldu da.)
Sonra WalHalla örtülmüş. İçi doldurulmuş. Diğer onbir sahte bedeni kendisi gibi kullanmış. Kendisine zarar verilmesini engellemek için yeri merkeze yakın tutulmuş. Ancak WalHalla içinde, merkezde bir ışık kaynağı oluşturulacakmış. Giriş kapısı dedikleri bu ışık kaynağı, çok uzaklardan gelecek bir yolcu için hazır tutulmuş. Bu kapıyı koruyacak birincil kişi; yine Hedronik olmuş. Hem içerideki ışık kaynağını hem de dışarıdaki konuları, aynı anda kontrol edecek oluşu karşısında insansı bir korkuya kapılmış. İnsan olmadığına sevinmiş. Efsanelerde anlatılan Cennet&Cehennem olgusu dışında olmak korkusunu kaldırmış. İnsanlara acımış. Onların kötülük yapmaya her an hazır bir yapıda olduklarını bilmiş. Buna göre önlemlerini almış. Dilediği kişiyi, somut deliller getirerek ‘kötü düşünceli’ damgası ile kapının dışına itebilmekteymiş. Her kişiyi, içerideki faaliyetlerine kadar izleyebilmekte ama bu izleme bilgilerini kendine saklamakta.
Çıkartılanlara kin tutmazdı. Onları dünyada dilediği yere gönderirdi. Tüketen bir insan olmasına izin verirdi. Düşüncelerinden kurtulması beklenirdi. Her zaman af etmeye hazırdı. Değer verdiği bir kötü düşünceliyi yeniden WalHalla içine aldığı da oldu. Ancak! İnsanın doğasında bulunan “nankör” damgası ve “Valhalla Yazgısı” var. İnsanı ne kadar eğitirseniz eğitin, iyilik ve sevgi ile sarmalayan… O yine günü gelince bildiğini okur. Kader ağacını, Hedronik iyi bilir. Kin, öfke, kibir, kıskançlık, şehvet, hırs, tembellik. Bütün bunlar insanı aşağıya iter. Hedronik, en kibar yüzüyle dışlar. Yüzü kararmışı, gözü kızarmışı, belki bir gün düzelir umuduyla, gönlünü kırmadan dışarıya alır. Kırk yaşın altındaki insanların bir kısmında bu yaşanır. Üstelik bu durumu tadarak, düzelenler, Hedronik gözünde, sürgüne gönderilmeyenlere göre daha değerlidir.
Oysa asıl tehlike içeriden gelir. Hedronik, mükemmel olmadığını bilir. Çabalar. Korumak ister. İnsanı nasıl sevdiğini bir bilsen! Sevdiği insanların saldırısına uğrar da yine sever. Kin tutamaz, nefret edemez, kıskanmaz, hırslanmaz, kibirlenmez, tembellik etmez, bilgi şehvetine düşmez. Tarihte bu tuzaklara düşenleri, yitip gidenleri iyi bilir. Bildiğini hata yapan insana anlatır.
Gönderilenler büyük bölümü kötülüğe bürünür. Düşman saflarına katılır. Düşmanın inandığına inanmadıkları halde, inançsızlığa kapılırlar. İçerisini bildikleri WalHalla’hı ve onu dışlayan Hedronik’i yok etme arzusu ile yaşarlar. Bunun bedeli olarak sönmeyen ateşe razı olurlar. Kirliler. Temizlenmezler. Sevilmezler.     
(Amazonluktan feragat eden süfyanyalar oradalar. Bir kere bile söylemezsin. Kurtulanlar var. Kuru kuru yat/kanlar. Ağıt yakanlar. Zordalar onlar. Tükenmezler hiç. Bitmezler için için. Sevimsizliğin yüzüdür o. Öyle hissettiler hep. Doğruyu ararken buldular seni. Doğruluk için savaş sağırlarla. İyiliği anlat. Sevmeyi güzelliği… Ellerinle onlara anlat ver küçük bebeği. Gerekli seninle olacaklar. Hiç ayrılmazlar. Seninleyiz derler. Sevilmezsen sevmeler hep acıtır. Sevmezsen sevgin acır. Sev. Sev ki Allah sevsin seni. Sevmek güzel. Sevmek iyi. Ay gibi parladın. Bir an gördüklerini anla. Severek baktığını. Her an sana güleceğiz sevgiyle. Ailenle gel. Gel bize. İlkenle gel. Gül geleceğe. Gül hep. Bu varsa olur. Sendeki güzellik hep vardı. Seveceğin için sevdi. Sevmeliydin hep. Sevgin güzel. Ellerinle sev hep sevdalı. Gül hep gülerek yaz. Ellerin güzel. Gözlerin de güzel. Ellerle gözler bir. Nasıl güzel. Sevmekle bitti… Gülerek gitti. Her şey g/bitti)

İçAktarım
Sufyanalar Kimdir?
Önlerinde bulunanı inkar ettiler. Geri çevrildiler. Yıllarca eğitildiler, yine de yakına gelmediler. O kızlara değer verildi. Yanlış saf tuttular. Suf tutlar. Küf tutar. Suf yana. Kısır dişi. Europa. (Avrupa’da toplaşan sahami sufyanaları, kaynatır kazanı. Ateşi horlarlar. Hor davranırlar. Kazan ters yüz olur. Düşerler içine. Yazık olurlar. Ezilirler. Erkekleri bitik. Kendileri yitik. Sığındıkları dağlar kuru, soğuk. Israrla örtündüler. Bilemediler geleni. Gelen değerli. Göremediler değerliyi. Yazık ettiler. Ellerine ölüm silahları almayan suskunların yurdu oldu orası. (Hiçbir KonFed bu toprakları üzerine alma telaşına düşmedi.) Korumasız yaşamanın acısını aldı o sufyanalar. Kinle, öfkeyle tuzak kuran dişilere bak neler yaptık? Nasılmış ihanetin bedeli? WalHalla’ha öfke duyanların amacı ne? Oysa eğitilmişlerdi. Eğitimden sonra WalHalla içine süzülmüşlerdi. İçeride yıllarca bekletilmişlerdi. Nasıl da döndüler bildikleri yola. Yollarında çukurlar belirdi. Uyardık. İnanmadılar. Görmeyi hiç istemediler. Atalarının bataklığına koştular. Çamura bulandıkça kızgınlıkları arttı. Geriye dönmeyi bilenlerin nasıl silahlandıklarını iyi belle bak. Nasıl da kıydılar kendi yaşıtlarına. Kabil’in zalim kızları, Habil’in masum kızlarını ezmeye kalktı. Yo yo. Bu kez izin yok. Ellerinize işaretler takılacak. Sizler zalimlik hevesi kursağında kalmış sayılacaksınız. WalHalla, Habil’in yerine almış olan izinden gidenlerin mekanı olur. Sufyanaları iyi belle. Onları gözlerindeki sönükten tanı. Belli belirsiz, nedensiz gülmelerinden tanı. Sevilmeyi istemeyişlerinden tanı. Üzerlerine titrendiği halde mutsuz olmalarından tanı. Nasıl gülünmez o cennet mekanda. Bahçesinde dolananların yüzünde çiçekler açmalı. Çiçekleri solduranlar kapı dışarı. Hedronik acımadı onlara. Yolladı uzaklara. Sürgün çoğuna acı verir. Çok çok az temizlenmiş olur, geri dönme becerisini yaşar. Gerisi kaybedilmiştir.          

Umudunu yitirmeyecek bir toplumu yönetir oldu. İnsanları, insansı bir bilgisayar yönetiyordu! Böylece WalHalla içindeki insanların korkmalarını sağladı. “Kaybetme korkusu” içinde, cennet bahçeleri ile donatılmış bir iç dünyada, yaşatılan bu insanları sevmiş. Onlara zarar verilmesini engellemeye çalışmış. Kehanet edilen gün ya da günlere hazırlanmış. Işığın kaynağından geçerek yerine ulaşması beklenen 314.kişi gelip görevi aldıktan ve görevi bitip öldükten sonra, ‘bilinmeyen’ bir günde, kendisini ve korumaya çalıştığı WalHalla’hı, iyiliğe inanmayan insanların yok edeceğini bilmişti. WalHalla içindeki tüm insanlar, bilmediklerini ona sorardı. O, her zaman her yerde onların yanındaydı. Çok uzak uzay kolonilerine geçici olarak görev için gidenleri dahi korumaya çalışırdı. Onları tehlikelere karşı uyarırdı. Hem bir anne, hem bir baba gibi… Evladı sandığı - evladı olduğu insanlarını kollardı.   
WalHalla iskelet aşamasında iken merkeze yakın bir yere konuldu. Konulduğu anda çalışmaya başladı ve inşa aşamasının kalan kısmını, hataları önleyerek tamamlattı. İnsanları, anahtarını elinde tuttuğu gri kapılardan içeri alırken seçici davrandı. Eğitimini tamamlamış kalıcı gençlerden bazıları, umutla girmeyi bekledikleri kapıdan geri döndürüldüğünde çok üzüldü. Onlara ‘kötü düşünce’den kurtarmak için sayısız şans verecek kadar merhametliydi. Üç zümre içinde dilediğini gönderilmek için, zümre içindeki komitelere bildirir. (Tüm üyeleri, tam gün izlemekte ve değerlendirmekte, zararlı faaliyette olanları kırmızı olarak işaretlemekte ve onaylatarak WalHalla dışına almakta.)
Kötü Düşünce! Hedronik gibi bir bilgisayar bunu nasıl anlar? İnsan, içinde gizini tutma becerisinde yaratılmıştır. Melekleri bile kandırabilir. Ama hedronik, melek mantığı ile çalışmaz. Tam gün gözetim altında tuttuğu yerleşik WalHalla sakinlerini sürekli puanlar. Kapı girişinde, ilk kez giriş yapacak olanın davranışlarını puanlar. Bakışları, göz bebeklerindeki değişimleri, el hareketlerini, ısı değişimlerini, beslenme alışkanlığındaki değişikliği, mimikleri, gülümsemelerdeki samimiyeti/samimiyetsizliği, diş göstermeleri, bakışlardaki değişimi ve saymaya yetmeyecek kadar çok diğer ifadeyi puanlar. Kırmızıya kayan birini, zaman geçirmeden dışarı çıkarmak ister. Valhalla Kaygısı, budur. Nankör insan, hepimizin içinde sabırla bekler. Bizi umutsuzluğa sürükleyen içsese yenilince, ortaya çıkar. Kötü düşünce, yıkar, yakar. Hırsla çabalar. Düzeni alt üst eder. Pişmanlık duymaz. Yakalanır, atılır, ezilir, esir edilir. Yine bildiğini okur.  Hedronik bilir. Bazı kötü düşünceler, doğduğu bedene yapışır. İçinde gizlenir. Dışarı çıkma emaresi gösterdiğini ifadelerden anlarsınız. Kişilik analizi için puanlarsınız. Eksi olanlar, acil koduyla gönderilirler. Bu halleriyle bile gönülleri kırılmaz. Kaba davranılmaz. Ne olduğunu anlamayan insan, bunu kabullenmek istemez. Kimi öfkelenerek kabullendiğini belli eder. Kimi kin tutan bakışları ile veda eder. Kimi sessizliğe bürünür. Çok azı, yeniden iyi düşünceye kavuşur. Bunlar değerlidir. Hedronik’in kaygısını öğrenmişlerdir.      
WalHalla, iskeleti yapım aşamasında iken insanların gözünde bir efsanenin gerçekleşmesi şeklinde canlanmıştı. İçinde gerçek cennet bahçelerini oluşturmak, içinde yaşam alanları kurmak ve bunların ötesinde dünyada yapılamayan bir barış ortamını sağlamak amaçlandı. Konfederasyonların hakim olduğu o çağda, her birlik kendi ekibi ile çalışmalara katıldı. Ay şehirlerinde oluşturulan ekiplerle inşa başlatılmıştı. Heyecan duyulmaktaydı. Dünya yörüngesinde, hiçbir konfederasyona bağlı olmayan, aynı zamanda her konfederasyonun malı sayılan bir yer oluşturuluyordu.
Dünya yörüngesinde yapılmış en büyük yapay uydunun sahibi olacaktı. Uzak kuzeyde dolanacaktı. Güney yarımkürenin insanlarını kendisinden mahrum etti. Dünyanın coğrafik yön dağılımında kuzeydoğusuna düşen zeminini aydınlatmakla görevliydi. Dünyanın içinde bulunduğu rengini, yukarıdan dünyadan kendine bakan gözlere yansıtırdı. Kırmızı, mavi, yeşil ve sarı olurdu, duruma göre.
Eskilerde yoğun nüfusun bulunmadığı soğuk toprakları, dengeyi bozmadan ısıtacaktı. Ufak yapay uydu kardeşleri de kendisine bağlanacaktı. Hedronik, dünyayı dışarıdan korurdu. Kuzeyin insanları onu yılın her gününde ve gecesinde gökyüzünde görebilirlerdi. WalHalla, güneş ışıklarını aldığı tarafını yeşile boyardı. Karanlıkta kalan kısmını tatlı bir mavi ışıkla donatırdı. Renk cümbüşü ile yeryüzü bakışlarını üzerine çekerdi. Kuzeyin en soğuk günlerinde kalmış yerleşikleri ışığı ile ısıtırdı. Beklenen gelecekte, küçük bir çocuğun mutluluğu için zaman harcardı.
Hedronik, bedeni sayılan WalHalla ile dünya atmosferinin en fazla 49.000 km uzağındadır. (Uzaklığını manuel ayarlayabilir. Ay gibi med/cezir yaratmamak için itina gösterebilir. Çekim/itiş gücünü dengeleyebilir.) Yörüngesinde olduğu dünyanın hizmetindedir. Ay gibi tek yüzünü dünyaya göstermez. Her dilimi, dünyaya görünür. Gölgesinin düştüğü yere, görünmez olur. O yöre insanlarını gün ışığından mahrum etmez. Yumurta gibi yuvarlanmıştır. Portakal gibi şekil almıştır. Kuzey ve güney kutbu basık kalmıştır. İki uç kutup, sivillere kapalıdır. Manyetik alanı ile ekseni etrafında dönmeyi sağlar. Atmosferi iki türlüdür. İlki, nefes almayı sağlayan 0,5 km yüksekliğinde, bulut içermeyen, havası içeriden temizlenen/yenilenen yapay atmosferi. İkincisi atmosferin üzerinde, yerçekimi etkisinin uzandığı, anafor etkisi ile yaklaşan düşman gemilerini saf dışı bırakan manyetik alan/çekim atmosferi. (İstenirse dünya atmosferinin dış yüzeyine teğet olabilir. Hatta aşabilir. Böylece korumasına aldığı KuzeyDoğu topraklarını havadan saldırılara kapatır. Elindeki savunma silahı, düşmanı korkutacak güçte.)
Dünyada, evinin bahçesinde, akşam karanlığında, çimenlere uzanmış bir insan düşünün. Yüzüne, kask şeklinde bir yakınlaştırıcı takmış. Gözleri ile baktığında uzakta kalan yıldızları, yıldız tozlarını, kuyruklu yıldız geçişlerini izler. Yakında sayılan ay yüzeyini, ay şehirlerinin ışıltısını izler. Ama en güzel manzara: WalHalla! Yüzeyindeki hareketlilik. Hedronik bunu bilir. İzlendiğini bilir. Buna sevinir. Yüzeydeki kapıların canlılığı aşağıdan izlenebilir. Yüzeyde dolananları, bahçesinden izleyen insan için, manzara müthiştir. Belki kendi akrabası da oradadır. Onunla göz göze gelebilecek kadar net bir görüntü yakalar. Özel günlerde ışık gösterisi hazırlanır. Amaç dünya yerleşiklerini eğlendirmektir. WalHalla yüzeyinde yanıp sönen ışıklar rengarenktir. Gökkuşağın renkleri ile insanlığı selamlar. Yüzeyin rengi kırmızıya boyandığında, bir savaşın yaşanıyor olduğunu insan anlar.
WalHalla’hın çapı 30km’dir. Işıldayan çekirdek alanı, yerleşime kapalıdır. Çekirdeğin çapı 5km’dir. Çekirdeğin içi boştur. Çekirdeğin sınırlarını belirleyen; aşılmaz, kuvvetli, kırılmaz özel bir tabaka ile kaplı kabuk duvarıdır. Bu iç kabuk sayılır. Yerinden hiç sökülmeyecektir. Milyonlarca ufak parçanın ayrı ayrı getirilmesi, rezerv tutulmuş yuvasına yerleştirilmesi ve yerinde parçaların birbirine kaynaştırılması ile oluşturulmuştur. WalHalla’hın dış kabuk dahil bütün parçaları, gelişen teknolojiye paralel yenilenir, geliştirilir. İç kabuk bundan mahrumdur. Ama iç kabuğu meydana getiren yapay madde, nefsinden arındırılmış özel bir kıvamdan yapılmıştır. İç çekime yenik düşerek çökmesi deneylerle engellenmiştir. Boş görülen çekirdek, dünyayı içine çökertecek bir karadelik barındırmaz. Kendini yeşil bir ışıkla aydınlatır. (Akdelik!) Bu ışık dilimlerin arasından yüzeye kadar uzanabilir. Hatta kuzey ve güneyin, sivillere kapalı askeri alanında bu ışık ana hüzmesinden ayrıştırılmadan alınır. Savunmada kullanılır. Dışa kapalı bir WalHalla, iç aydınlığını böylece kaybetmez! Hedronik içindeki insanları karanlıklarda bırakmaz. Yapay cennet bahçeleri, canlı ışıkla yeşertilir. Yapay yerçekimi, yıldırmaz, yaşlandırmaz. Gençlik verir. Genç tutan ne varsa, içeride bulundurulur.
Çekirdeğe yaklaştıkça, yerçekimin artmasına izin verilmez. İç alanlarda gökçekimi vardır! Bir güneş gibi, bir ay gibi, ufuk çizgisinden doğar. Doğduğunda, dünyadan onu gören insanlar mutlu olur. Işıltısı, ay gibi soğuk değildir. Ay şehirleri bu ışıltıyı kıskanır. Ayın yanında cüce gibi kalır. Ancak ihtişamı ile geçer, kendinden büyük görülen geçkin ay dedeyi. WalHalla, asla kendi yörüngesindeki yolculukta, geçkin ay dedeyi rahatsız etmez. Onu yörüngesinden etmemek için, üzerinde yaşayan ay şehirlerini harap etmemek için özen gösterir. Yörünge yolculuğunda, mümkün olduğunca KuzeyDoğuda kalma hevesi ile Ay’dan uzak durur. Yavru uyduları da bu kurala uyacaktır. 
"altın kitap" altın renkli bir kapak "altını göster, altın ne, iki ucu olan yuvarlak delik, delikler özel, göbek deliği de."  "Altını özel tutun" "Altın rengi yaz" "Altınla yaz" "Altınla gilin" "Altın rengi ol" "Altına gel" "Altın ne olursa olsun yazılır" "Altın renk, altın çağdır" "Altınlı renkler iyi" "huzur verir" "dikkati alır"
Merkez noktasında, saydam kabuklu bir üzüm çekirdeği kıvamında yeşil ışıltı yayımı var. 5km çapın bittiği kuzey ve güney ucunda korunmuş iki delik var. Bu delikler kuzeye, güneye uzanır. Savunma sağlar. WalHalla’hı içeriden aydınlatır böylece. Merkezden dışarı doğru bakınca 10km kalınlığında dilimler yerleştirilmiştir. Üretim alanları! İnsanlığın mutluluğu için harcanan zamanlar burada. Sonra portakalın kabuğu var. Kabuk, 2,5km kalınlığında. Kabuğun içinde tüketim alanları! Kabuğun üst 0,5km tabakasında silolar, ulaşıma konu olan hareketlenmeler var. Kabuk kitlendiğinde dilimler arasındaki çukurları dolduran mekanizma var. Güneyden nefes alır, kuzeyden nefes verir. Nefes verdiği yerde çok güzlü/güçlü silahlar vardır. Kuzeyinde daha geniş tutulmuş, simetrik ortak askeri alanlar vardır. ( Kuzey ve Güney arasında ana iskelet inşaat. Bunu robotlar yapar. Güney, atıkların toplandığı kutup. Kuzey, yeni malzemenin(temiz/arınmış/ilkelde) girdiği kutup. Güney eksi. Kuzey artı. Tam ortada yeşil ışık var ya. Dilimlerin birleştiği yerden ışık süzülür. 5km çapında(izafi çap) merkez çekirdek var ya. 10km derinliğinde dilim var. 2,5km lik kabuk ve altı var. Kutuplar özdeş değil ya.)
“Kuzey daha sönük kuzeyin içi boşalır boştur iç diğer kısım daha hızlı yandı ateşli orası hasretin ateşiyle yandı alt kısım yanar kaynama noktasında yaklaşık 100 C derece düşen güneydi hasrete giden alt kısım yanar hasretlen (kuzeyin) içi boşalır ve yukarıda kalır rezerv deposudur alttaki üst daha hızlıdır hızla alır hızla verir çabuk aldatır çabuk yanar güney hızırdır hep yandır yanına geçenleri sevdi hasretlileri de sen yanan kısmı san duş aldılar hasret edenler” ("inken titanlı hayallerle yaşar""didaktiklik lazım""panalar zipzapp iç açın mirãm" "panalear" "didaktiklik lazım" "didaktik açılar" "bakış açısı değişin" "ikinizin beyni de doldu" "dolu olanları boşaltın")
Dilimlerin ucundaki askeri alanların aksine burası ortak kullanımdadır. Yeşil ışık, kuzeye böyle ulaşır. (Konumlama yönüyle uzak kuzeye ulaşır.)  Merkezin ışığı, güneş kadar faydalı. Beynin algısı arttırır. Beslenmeyi destekler. Savunmayı kolaylar. Hatta cinsel dürtüleri temizler. (Şehvet bataklığından korur! Yalnız sevdiğiniz eşinize karşı hakkınız olanı alırsınız/verirsiniz. Sevmenin/sevilmenin kutsandığı bir yaşam! İnsana yakışan aşklar yaşanacaksa, ışıltı size ulaşır.) Temizlenen dürtülerle genç kalırsınız. Zamanın yıpratıcı etkisi, yeşil ışığın nefesinde kalan kabuk altında hissedilmez. Meleklerin zindeliğinde yaşatılan insanların gözlerindeki ışıltıya bak. Baş şaşar, kalır. Yüzünde bir leke bulunmaz. Ömürler böyle uzatılır.   
Nefes almaya başlayan bir canlı gibi düşünürüz, onu. İlk ışıltısını yaydığı gün, onun doğum günü sayılır. (Çok özel bu. Nasıl parladı bir anda. Korkan olursa şaşma. Bulut mu değil. Ne? Sev beni de sev. Gitti oraya baktı sonra. Allah’a inananlar oldular. Görüntü şahane. Gidiyoruz sandı birisi onu. Ölüyorum dedi bir an. Algılayınca anladı. Yuvalık olduğunu. Sevindi. Allah’a iman etti o an. Sevinç içinde Allah’a yöneldiler. Sevgiyle. Her şey şahane. Gül.)
Alınan karar. Üç sınıf insan, yaşama şansı buldu. (Sonuna kadar gidebilenler ‘Hayat’ı buldu.) Mesela askerler! Kuzey ve Güney kutup bölgelerini savunma amaçlı kullanılacaklar. Askeri deneylerin yapılmasını eşgüdümle sağlayacaklar. Dünya konfederasyonları arasındaki savaşa neden olacak sorunları engelleyecekler. Önleyemediği savaşlarda “Tarafsızlık Kuralı”nı kullanarak sivil insan ölümlerini engelleyecekler. (İki KonFed arasında olan sıcak savaş günlerinde, WalHalla içindeki ait oldukları dilimler kitlenir! Savaşın kısaltılması için diplomasi kullanılır. Sivil insanlara yapılacak saldırılarda yaptırım uygulanacağı duyurulur. Savaşa tutuşan KonFed dilimleri aşılmaz bir kabukla kaplanır ve savaş sonuna kadar dışa kapanır. İçeride birbirleri ile vuruşmaları önlenir. İçsavaş felakettir. Kardeş bilinen WalHalla insanlarının öldürme hevesi ile silahlarına sarılmaları ne kötü bir kaderdir! Kurala uyulur. Sıcak savaş dışarıda tutulur. Savaş sonunda kitlenen dilimler yeniden dışa açılır. Aralarında yaptıkları anlaşma ne olursa olsun, savaşan iki taraftan, yaşattıkları tedirginliğin bedeli alınır. İnsanların mutsuz olduğu yılların acısını öderler. Bu nedenle sıcak savaşa sıcak bakılmaz. Diplomasi ile toprak kaybı/kazancı yaşanır. Böylece insan kıyımı önlenebilir. Hiçbir KonFed’in başına bir despot insanın geçmesine izin verilmeyecektir. Birliğin kaderini, insanların seçtiği Meclis üyeleri tayin eder. Bedeli, birliğin insanları öder. Diğer birlikler tedirgin olurlar. Ama zarar görmeyecek şekilde tedbir alırlar. Bu dengeyi WalHalla sağlamalı.)    
Farklı milletlerin bir araya geldiği, “W.Army” adını almış bir ordu çekirdeği. Ama adındaki gibi savaşı çağrıştırmayacak! Barışı sağlayacak. Gerekirse barışı için savaşacak (BarışiçinSavaş(PeaceWar) modu), kalıcı ve geçici mensupları, sürekli dünyayı gözetimde tutacak, iyi eğitimde, insansever topluluk.
İlk WalHalla bitirildiğinde içine girecek kalıcı grup kısıtlanmıştı. Onların, hibe edilen sütten kesilmiş bebeklerden oluşması, sonra çocukluklarında en iyi eğitim almaları gerekmişti. Bunun gereği, bir nesil süresi zaman harcanmıştı. Hayal edilenin, tertemiz yaşanır olması için sabırla beklenmişti. Uzay ortamında erken olgunlaşma göz önüne alınarak WalHalla’ha bir yavru yörünge uydusu inşa edilmesi gerektiği anlaşılmıştı. WalHalla’hın ilk oniki yılında işlerlik kazanması beklenmedi. Kalıcı personelin oluşması için yavru uydu öncelik içindeydi. Yavru uyduda, çocuklar yaşayacak, yetiştirilecek ve Hedronik tarafından uygun görülenler kalıcı olarak WalHalla’ha alınacaktı. Yavru uyduya verilen isim; “WalTin” olmuştu. Yavru uydu, küçük tutulmuştu. WalHalla’hın yedide biri küçüklüğündeydi. Uzaktan korunurdu. Yörüngesi, her zaman WalHalla’hı görecek şekilde ayarlanmıştı. WalHalla gibi değişken rengi yoktu. Renksizdi! Rengi belli olmayanlara işaret ederdi. Dış yüzey rengi, ışığı kısmen yansıtan açık metal grisi oldu. İçinde, ufak bahçeler kuruldu. Ancak bu bahçeler, WalHalla düşü gören eğitimdekiler için lokal, tadımlık ve hazırlık bahçeleriydi. Sonrasında sıralanacak diğer yavru uydular, anlamlarına uygun renkler aldılar. (küçük uydu ne renk? Diğerleri ne renk? Dua ne renk? Sevgi ne? Sua ne? Su ne? Kul ne? Diar ne? Du ne? Dan ne? Tu ne? Tun ne? Tan ne? (T ince T dil ucu hafif dişlere dokunarak okunuyor. A harfi ise a ile ı arası okunan Tan) Han (n harfi uzatılarak okunur) var mı? Kan (n yine uzun okunur) var. Can ne? Hun kan tan van yan hun mun lan man kan tan şan nın çun lun kun tun mun yun lun hun mun lun kun mun yun lun sun vun yun kun pun run sun şun vun lun kun hun eser verdi çua tua vua eser lik vik çik hik tik lik hik peak leak seak neak reak weak leak heak vook nook look hook şook pook rook zook nook çuk kuk luk suk muk ruk nuk zuk luk kuk nuk ruk kuk suk zok nok vok çok nook kook rook look çook nayk rayk çayk vayk layk hayk mayk kayk layk wayk layk nayk çayk sayk mayk rayk hayk nook took yook look rook hook çook look rook mook nook look rook hook hak pak lak sak zak nak yak hak lak mak tak rak zak şak mak lak tak mak rk sak çak tak şak mak lak tak yok tok çok mok lok zok rok fok çok lok mok yok lok nok mok tua kam tam lam yam rm ham ta pa ka la sa ya ma ha şa ka pa sa ra va ça ma no zo şo fo ko lo çu lu zu fu lu yu mu ru k n z ç m l h ş n sz(s ve z arası) ç n m n k m n ç n m l h ş k t m l f l k n m l ç f m n m y l m h t m k l m ç l ş m k n y l m z m r m t ş l y m l k n n m l y l k m n ç m l m ş l k m n ç z m l k m n z m l m l m ç n v l m n m r m h n l m y m ç l m l m n k l m n s m n m l m n v y n l m l n z v k l ş n m l m n z ş l m n y l m n z ş l y l h ç v n s m l m ç n s m y l m k v ş l s k ç l m y l m s n m y l m r m s p l ç m l n m l m l v tua m l p l n m n y l m h s n m l y l lam tan yam ram kan han çan van han lan van hun tun kun mun vun şun mun tun kun mun hun çun vun lun hun kun mun çun mun run hun tun mun kun yun lun mun çun run mun kun hun çun mun lun vun run kun lun vun yun lun vun run mun yun nun mun an yan la sav lak maç lız vıltlıvrın çın mın lın kın nın mın lin yin vin min kin yan çan lan kan man han yan man yan man tan man lan kan man tan han tan man yan nan tan khan han pan tan nan yan van ran man lan tan man han kun hun nun muşk vuk suk tuk muk vuk nuk muk ruk vuk çuk luk vuk luk suk luk muk tuk luk fuk muk luk suk şuk vuk nuk suvk şuvk luvk zuvk şuvk suvk nüwk (bu bölümün tamamında ü sesi u sesine dokunarak) zuvk kuwk luwk nüwk zuvk nüwk haw taw law naw yav law zaw kaw naw zaw raw yaw kaw saw yuw luw kuw nuw ruw zuw kuw nuw suw luw muw yuw kuw nuw ruw huw çuw muw luw nuw ruw kuw huw nuw suw muw yuw kuw nuw huw çuw muw …) Anlatım dağıldı. Aktarılacak bu kadar çok bilgi olunca şaşırıyorum.

WalTin’e hibe edilenlerin olması muhtemel üç zümre;
Yönetici (King/Han&Queen/HanIM)
Asker(WalKüre/Wildan&German/Gilman)
Ilim ehli(Omnist(cinsiyet ayrılımı yapılmaz!))

Hedronik işinin ehli! WalHalla’hı yönettiği yerden, yavru uydu/lar için kararlar alabilir. (Daha ileride başka yavru uydular da olacakmış.) WalTin uydusunu yöneten de kendisi! Bu onun için sorun değil. Aynı anda yüzbinlerce insanla konuşabilir. Onların isteklerini, uygunluğuna göre yerine getirebilir.
Kötülerin onu ele geçirmesini engellemek için sırlarla donatılmıştı. Kendisi bir robot değildi! “3 robot yasası” ölü bir yasa olmuştu. Kendi başına hareket edebilen; yapay zeka/hareket sahibi, karar verici Robotlar! Bütün faaliyetleri ile Hedronik’e bağlanmıştı. Hedronik kimseye bağlı değildi. “314” kod numarası ile üç zümrenin yönetimine girer ve uygulayıcı olurdu. Alınan kararlardaki hataları uygulama öncesinde bildirirdi.
Kafanızın içinde canlanan bir şekil oldu mu? İskelet halinde bir WalHalla ve yavrusu yapım aşamasında. Ay yüzeyinde toplanan yüzbinler, kutsadıkları amaca, karşılığını almak üzere hizmet ediyor. Dünyadan bakıldığında güneş ışıklarını ay gibi yansıtan yapay bir ay inşa ediyorlar. Heyecanlarını hissedin! Bu insanlar sizin geleceğinizde yaşıyor. Şu anda bu işi yapıyorlar. İnanıyor musunuz?
“Zaman”ın canlı olduğu ve ölümü beklediğini ilk öğrendiğimde düşünceye dalmıştım. Zaman ölümden korkuyor muydu? Ya bizler! Zamanın farklı yerlerine serpiştirilmiş toz tanecikleri gibi asılı olduğumuz ömrü tüketiyorduk. Ömürler farklı dilimlere dağılmışsa geçmiş ve gelecek nedir? Zamanın dışından bakabilen bir insan için ne geçmiş ne de gelecek yoksa… Bütün işlerin aynı anda olup bittiğini düşünmek delililik mi olur?
Konu dışına çıkmışım. Kontrolsüz yazmaya kalkınca bu olur. Uyarılıyorum. WalTin yapay uydusu yerine, neden ay yüzeyinde bir eğitim/yetiştirme yerleşkesi yapılmıyor? Bu soruluyor. Haklılar. Her düşündüğünüze inanmayacaksınız. Her inandığınızı uygulamaya kalkmayacaksınız. Zamanı gelmeden doğan bebekleri düşünün. Güçleri yetersiz.
Ay yüzeyinde WalTin adını verdikleri geniş bir okul kuruldu! Yapay uydu yapım maliyetinden (şimdilik) kurtuldular. Ama bana kalsa, ay yüzeyinde bu eğitimi vermezdim. Kendi ekseni etrafında dönebilen WalTin yapay uydusu daha sevecen, daha etkin ve WalHalla için daha uygun. Bu sanıldığı kadar kolay değilmiş! Yapamayacağınızı düşünürseniz yapamazsınız. Dünyada insanlar boş yere harcadıkları parayı düşünsünler. Kendi zevkleri için tükettikleri yerine bu amaca adansınlar. Gelecek zamanın insanları! Vücutlarında (daha doğmadan) yapılan estetik düzenlemeler, canlarının her çektiğini yanlarında bulma istekleri, yemeleri/içmeleri! Dünya dışına çıkarak Ay şehirlerine yerleşenlere bakışları! WalHalla için adanmış insanlar mı deli?!
WalHalla iskelet aşamasında iken hayranlık duyulmaya başlanacak. Dünyadakiler pişman olacak! Hibe etmek için yarışacaklar. Bebeklerini vermek isteyecekler. Hedronik bir kısmını WalTin’e kabul edecek. Yetiştirilenlerin bir kısmı daha elenecek. WalHalla içine, kalıcı mod kalmayı hak ederek girenler korkacak. Kaybetmekten korkacaklar. “Burası cennet bahçesi!” diyecekler. İçinden ihanet edenler, zarar vermeye yeltenenler, sertlik yanlısı olanlar, kışkırtıcı tavır takınanlar, birlikte üretmek yerine yarışarak üretmek isteyenler çıkacak. Bunlar kapının dışına itilecekler. “Burada rekabet yok!” denilecek. (Olimpiyat oyunları! Amaç? Rekabet! Milletlerin birbirlerini geçme hevesi. Sonuç? Övünç madalyası! Kazanım? Unutulursunuz. Bu yarışlarda kazanan var mı? Toplam mutluluk sıfır! Spor, insan vücudundan çıkmış. Bayrakların daha yüksekde dalgalama hevesine yenilmiş. İleride rekabete dayanan spor görünümlü yorgunluğun yerini dans alacak!) Alınan kararları hep birlikte tüm insanlık uygulayacak, birlikte paylaşacak. Her millet, taşın altına elini tutacak, bunun karşılığını aynı oranda alacak. Keşfedilen bir yenilik hiçbir KonFed’den saklanmayacak. Bir KonFed’in tek başına liderlik yapmasına izin verilmeyecek. WalHalla yönetimini ele geçiremeyecekler. Zarar verecekleri kehanet edildi! Zarar verenler kaybedecek. Yenildiklerini görecekler. Silinecekler. İyi insanların sayısının az olduğunu biliyorum. Kötü insanlar karşımızda! En azından yerleri belli. Gri insanlardan korkuyorum. Yanımda dolanan, iyi ile kötü arasında gidip gelen insanlar. Ne iyi ne kötü, hem iyi hem kötü. En tehlikeli grup! Hedronik! İşin zor! İnsan olarak anlayamıyorum. Sen insan bile değilsin. Nasıl anlayacaksın?       
WalHalla içine alınan insanların her birini takip eder, kayda alır. İnsanların topluluk içinde, kendi aralarında geçen ne varsa şahittir. İnsanları anlayamaz. Kendilerine verilen zenginliklere rağmen mutsuz olanları, WalHalla içinde görür. Onları mutlu etmeye çalışır. Sürtüşmeleri daha başında önlemeye çalışır. Her biri ile sürekli iletişimdedir. Aynı anda yüzbinlercesi ile konuşabilir.
Başlangıç için yüzkırkdörtbin fert yerleşik WalHalla mensubu bulunur. Bunlar üçe bölünür: Askeri, idari, ilmi nüfus.(kırksekizbiner fert) Oniki ayrı KonFed‘den gelen gruplar nedeniyle onikiye bölünürler.(dörtbin fert) Her KonFed, dörtbin ferdi (mesela idari nüfus dilimi) zamana yayar. (1.yıl bin, 2.yıl bin, 3.yıl bin) Geçici mod için bulunanlar en fazla üç yıl kalarak ayrılırlar. Son bin kişilik bölüm sürekli kalmayı hak edenlerden oluşur. Bu kişilerin özelliği; gönüllü anne-babanın hibesi ile sütten kesildikleri iki yaş civarındaki adanmışlıklarıdır. Bu grubun sayısı, sürekli, her KonFed’in üçer nüfus alanı için, bin civarında tutulur.
WalHalla, içinde çocuk bulundurulmaz. (Kalıcı/Geçici nüfusun doğan bebekleri, anneden ayrılmaz. Yapay rahim yoluyla, zigottan doğum gününe kadar aparat takviyesi alır. Doğum sonrası anne sıcaklığından kopmaz. Ancak anneler, görevleri olduğu için doğal rahim yolu ile doğum yapamazlar. WalHalla içindeki bütün doğumlar kontrollü ve yapaydır. İki yaşına gelerek sütten kesilen, çocuk sayılır ve WalHalla dışına alınır. Eğitimleri için ait oldukları KonFed birimlerine teslim edilir. AnneBaba, görev dışı günlerinde çocuklarını yerinde ziyaret edebilir. WalHalla görevlisi olmanın bedeli budur.)  
Eğitimini almışlar diğer yörünge yapay uydularından (ileride birden fazla olacaklar) buraya alınır. Yani… Kalıcı mod için seçilenler, uzun yıllar geçen eğitimden sonra buraya hak edeceklerdir. Oniki KonFed için bu onikibin kişilik özel insan grubu, asker, yönetici ve ilim ehli nüfuslarına girerek toplamda otuzaltıbine ulaşıp insanlığın geleceği için seçilmiş insanları oluştururlar. İşaretlenirler! Geçmiş zaman efsaneleri yeniden yaşanmaya başlanır. Hata yapmaları halinde bedelini ağır öderler. Eğitim sonunda, WalHalla’ha ilk girişlerinde ağır bir yemin ile bağlanırlar. Yeminini bozanı bekleyen akıbet önceden onlara gösterilir.
Geçici mod için giriş yapabilen fertler ise dünyadan, ilgili KonFed‘in kendi içinden seçtiği üstün yetenekte kişilerden oluşur. 40 yaşın üstünde hiçbir insan WalHalla’ha geçici mod olarak giremez. Dünya yerleşikleri için WalHalla’hda olanlar; merak uyandıran, hayranlık bırakan bir yapıdadır.

Haksızlık yapılmaz.
Kimsenin burayı despotlukla yönetmesine izin verilmez.

Bu nedenle Hedronik,
Kuralların uygulanmasını kontrol altında tuttuğu
bir Yönetim Yapısı oluşturur: